| June, bunun ne kadar önemli olduğunu anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | جــون , انت تتفهمين مدى أهمية هذا , صح ؟ |
| Saatine göre ödeme yapmadığımı anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تتفهمين انني لن أدفع أجرك بالساعة ، أليس كذلك؟ |
| Üzgünüm, bu şekilde olmak zorundaydı. Umarım önlem almamı anlarsın. | Open Subtitles | آسف لأنه كان بهذه الطريقة آمل أنكِ تتفهمين الحاجة لإتخاذ الإحتياطات |
| Anlıyorum. Oh... bence anladığını söylüyorsun ama anlamıyorsun, tam olarak değil. | Open Subtitles | أنت تقولين بأنك تتفهمين الأمر و لكنك لست كذلك, ليس تماماً |
| Şu Chappell tek umudumuz. Anlıyor musun? | Open Subtitles | هو أملنا الوحيد هذا المدعو (تشابل) هل تتفهمين ذلك؟ |
| Geri dönemeyeceğini anladın, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ تتفهمين عدم تمكنكِ من العودة صحيح؟ لا يمكنكِ رؤية عماتكِ |
| anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أعني، إنّه أقرب، وأنا أحتسي الخمر، تعرفين تتفهمين الوضع، صحيح؟ |
| Ama anlıyorsun. Bu yüzden mi Darlton'u yardım etmesi için gönderdin? Kendi politik desteğimi ortaya koymak zorundaydım. | Open Subtitles | لكنك تتفهمين لذلك أرسلت دارلتون ليساعدها. |
| Kathy, seninle yukarı gelemem. anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لا أستطيع الذهاب الى هناك معكِ تتفهمين هذا,أليس كذلك ؟ |
| Şu an bunu anlamayabilirsin ama inan bi gün anlarsın | Open Subtitles | قد لا تتفهمين ذلك الآن ولكن ستتفهمينه يوماً ما |
| Uyuzlaştığımın farkındayım ama anlarsın ki şu liste ve Twitter olayıyla örnek olarak alınan bir kişi hâline geldim. | Open Subtitles | اعلم انني تصرفت كأحمق سابقاً لكنكِ تتفهمين بعد وضعي في قائمة افضل 25 طبيب وجمهور التويتر يجب ان اكون مثال يقتدى به |
| Sarah, bir anne olarak eminim beni anlarsın, | Open Subtitles | كأم أظن بأنك تتفهمين بأنه أحيانا تشتاقين لأبنائك بشدة |
| Bekleyin, hayır, anladığını sanmıştım. | Open Subtitles | انتظر , لا . انتظر اعتقدت انك تتفهمين فعلتي |
| Altında olduğum baskıyı anladığını sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد بأنكِ تتفهمين كمية الضغط التي أتعرض لها الآن |
| Anlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتفهمين ذلك؟ |
| Bunun benim için önemini anlamıyorsun. | Open Subtitles | لا أظن أنك تتفهمين مقدار أهمية هذا الأمر بالنسبة لي |
| Bunu sana veremeyeceğimi anladın, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ تتفهمين أنني لا أستطيع أعطائكِ أياه , صحيح ؟ |
| Konumumu anladığına emin olmak istiyorum. | Open Subtitles | أودّ أن أتأكد أنكِ تتفهمين موقفي |
| Gerçekten çok gençtim. Sadece bir hataydı. Kesinlikle Anlayacağını sanıyorum. | Open Subtitles | لقد كنت يافعة حقًا، كان ذلك خطأ أعني، بالتأكيد تتفهمين ذلك |
| Sınırları aşabileceğimi hazmedebilirim bana yalan söylemeni hazmedemeyeceğimi ne zaman anlayacaksın? | Open Subtitles | متّى تتفهمين بأن بوسعيّ تحمّل تخطي الحدود، لكنني لا أتحمّل كذبكِ عليّ ؟ |
| Bunun özel olacağını anlıyorsunuzdur? | Open Subtitles | أنت تتفهمين من أنه يجب أن يكون حصرياً؟ |
| Bence küçük kız, sen şu an nasıl boka battığının farkında değilsin. | Open Subtitles | إننى لا أعتقد أنكِ تتفهمين ما أقحمتِ نفسك به أيتها الفتاه المدلله |
| Eminim bunun gayemiz için ne ifade ettiğini anlıyorsundur. | Open Subtitles | أنا واثق أنّك تتفهمين أنّ ذلك يعني الكثير لقضيتنا |
| Anlayabileceğini biliyorum. | Open Subtitles | لم يكن هناك وقت أعلم أنكِ تتفهمين ذلك |