| Bu ulusu yeniden inşa ediyoruz, bunu Anlıyor musunuz? | Open Subtitles | نحنُ نقوم بإعادة بناء تلك البلاد ، هل تتفهم ذلك الأمر ؟ |
| Aramızda hiçbir şey yok. - Anlıyor musun? | Open Subtitles | لا يوجد شيء هنا , هل تتفهم ذلك ؟ |
| Bu benim için fazladan bir günlük iş. Anladın değil mi? | Open Subtitles | هذا يعني يوم كامل من العمل الإضافي ليّ، تتفهم ذلك صحيح؟ |
| Bunu Anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | انت تتفهم ذلك حالياً، أليس كذلك؟ |
| - Halden anlar. | Open Subtitles | -إنها تتفهم ذلك . |
| Seni bu birime göreve getirdiğimde, Bunu anladığını söylemiştin. | Open Subtitles | عندما كلّفتك بقيادة تلك الوحدة، قلت إنك كنت تتفهم ذلك. |
| Benim için delilik falan değil, ve bunu anlamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | بالواقع ، إنهُ ليسَ جنونٌ بالنسبة لي، وأحتاجُ منكَ بأن تتفهم ذلك. |
| Göstermek zorundalardı, Anlıyor musun? | Open Subtitles | يجب عليهم ذلك، أنت تتفهم ذلك ؟ |
| Onları yendim. Anlıyor musun? | Open Subtitles | لقد أصبتهم و هل تتفهم ذلك ؟ |
| Esme nasıl? İyi. Olan biteni Anlıyor. | Open Subtitles | إنها بخير, و تتفهم ذلك |
| O da bunu Anlıyor. | Open Subtitles | انها تتفهم ذلك. |
| Bunu Anlıyor musun? | Open Subtitles | هل تتفهم ذلك الأمر ؟ |
| Anlıyor musunuz? | Open Subtitles | هل تتفهم ذلك ؟ |
| Anladın sanmıştım. | Open Subtitles | أوه، نعم. أعتقد أنك تتفهم ذلك. |
| Anlamalısın, Anladın mı? | Open Subtitles | يجب أن تتفهم ذلك أتفهمني؟ |
| Sen beni Anlıyorsun Ray. Anladığını biliyorum. | Open Subtitles | أنت تتفهم ذلك يا (راى), أنا متأكدة من ذلك |
| - Halden anlar. | Open Subtitles | -إنها تتفهم ذلك . |
| Bunu anladığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنك تتفهم ذلك. |
| Ve gerçekten bunu anlamana ihtiyacım var. | Open Subtitles | وأنا فعلاً أحتاج منك أن تتفهم ذلك. |