| Işınlanma, doku yenileme; bunlar artık basit birer teori değil. | Open Subtitles | , الانتقال الفوري , تجديد الأنسجة لم تعد مجرد نظريات |
| Her ne kadar, yemin yenileme biraz pejmude olduğundan yapmamalarını tercih etsem de. | Open Subtitles | رغم أن تجديد النذور مبتذل بعض الشيء لذلك كنت أفضل ان لا يفعلاه |
| Tabii ya, yüzüm. yeniden doğdum. Ben olduğumu nereden bildin? | Open Subtitles | نعم، الوجه، قمت بإعادة تجديد كيف عرفت أنه أنا ؟ |
| yeniden keşfetmeler senin gibi olmak isteyen yıldız adayları içindir. | Open Subtitles | تجديد الذات للمشردين غير المشهورين لمن يريدون أن يصبحوا مثلك |
| Onun, kayıp veya zarar görmüş dokularda eşsiz bir yenilenme kabiliyeti var. | Open Subtitles | قدرته على تجديد الأنسجة المفقودة والمتضررة تحث على إجراء المزيد من الأبحاث |
| Birkaç yıl önce size miras kalan mülkün yenilenmesi için karınıza yardım ediyordum. | Open Subtitles | كنت أساعد زوجتك في تجديد الأملاك التي ورثتها منذ عدة سنوات مضت ؟ |
| Bu malzemeleri yenilemek veya geri dönüştürmek için gerekli olan ısı kesinlikle bunu ve dolayısıyla bunu yapmanın maliyetini belirlemekte. | TED | إن الحرارة اللازمة لإعادة تجديد أو إعادة استخدام هذه المواد تفرضُ بالتأكيد الطاقة والتكلفة اللاحقة للقيام بذلك. |
| Hayır değil. Arabanın vergisini yenilemeyi unutmuştu o kadar. | Open Subtitles | كلا، ليس كذلك، لقد نسي تجديد الضرائب على السيارة ذلك كل ما في الأمر |
| Banliyö yenileme yasasının içine koymamız gereken Ostia rıhtımı ek maddesi nasıl gidiyor? | Open Subtitles | كيف يجري أمرُ تجديد الواجهة البحرية لأوستيا التي يجب أن تضع بقانون التجديد؟ |
| - Bakın sorun şu ki, vize yenileme formu postama hiç gelmedi. | Open Subtitles | المشكلة هي أنني لم أستلم إستمارة تجديد تأشيرتي بالبريد |
| - Bakın sorun şu ki, vize yenileme formu postama hiç gelmedi. | Open Subtitles | المشكلة هي أنني لم أستلم إستمارة تجديد تأشيرتي بالبريد |
| Gözünüzü kaçırabilirsiniz, çünkü bu uzvunu yeniden üretmek üzere olan bir kertenkele, ve ellerini sallayıp öpüşmekten daha fazla mikrop yayıyor. | TED | قد ترغب في تجنب النظر، لأن ذلك نيوت قارب على إعادة تجديد أطرافه، ويصافح بنشر المزيد من الجراثيم التي تقبّل. |
| Böylelikle vazgeçtiğimiz internet ortamlarını yeniden işler kılabiliriz. | TED | ويمكننا تجديد المساحات عبر الإنترنت ولا سيما تلك التي تخلى عنها معظمنا. |
| Amerika'yı muhteşem yapanın, yeniden icat etme ruhu olduğunu düşünüyorum. | TED | أعتقدُ أن ما يجعل أمريكا عظيمة هو روحها في تجديد الابتكار. |
| Bu büyük bir yenilenme olacak. | Open Subtitles | هذه عملية تجديد شاملة ستجعلنا أكثر شبابا |
| Bir planın yenilenmesi gerektiğini söylemiştin. Sorum şu: Stratejimiz işe yarıyor mu? | Open Subtitles | قلت أن من الواجب تجديد البرنامج ما أسأل هو، هل استراتيجيتنا تعمل؟ |
| Ya eğer, oda arkadaşım, yakın zamanda Nijerya mahkemesine giderek, pasaportlarını yenilemek isteyen kadınların kocalarının onayını almasını gerektiren gülünç bir kanunu kaldırmaya çalışan genç avukatı tanısaydı ne olurdu? | TED | ماذا لو علمت شريكتي في الغرفة عن المحامية التي ذهبت مؤخراً الى المحكمة في نيجيريا لتتحدى القوانين السخيفة التي تتطلب من المرأة أن تنال رضى زوجها قبل تجديد جواز سفرها؟ |
| Öyleyse, sanırım evlilik yeminlerimizi yenilemeyi de istemiyorsun. | Open Subtitles | لذا أنا أتوقع أنكِ لا تريدين تجديد نذورنا، أيضا. |
| Şimdi sokakları daraltık peyzajlayarak daha yaya dostu haline getirdik gerçekte yeni düzenleme, altyapıyı nasıl inşa edeceğimizi tekrar baştan düşünme şehrimiz arabalar için değil insanlar için düzenlemeye yönelikti. | TED | لكنا الآن لقد ضيقنا الشوارع، أعدنا تخطيطها، جعلناها أكثر عملية للمشاة، إنها بالفعل إعادة تصميم، تجديد للطريقة التي نفكر فيها عند بناء بنيتنا التحتية، تصميم مدينة محورها الناس وليس السيارات. |
| Son dakikada, kilisede yemin tazeleme çıktı. | Open Subtitles | كان لديه تجديد نذراً في الكنيسة في أخر لحظة |
| 2015'te Çin hükûmeti bu köprüyü restore etmeye karar verdi. | TED | سنة 2015، قرّر الصينيون تجديد ذلك الجسر. |
| Bu yenilenen evlilik aşkınızı derinleştirsin ve bağlılığınızı sonsuza kadar kuvvetlendirsin. | Open Subtitles | نرجوا أن يعمق تجديد الالتزام حبكما لبعضكما البعض ويقوي ارتباطكما الأبدي |
| Artık benim için bodrum bakım ve onarımı yok. | Open Subtitles | تجديد الطابق السفلي يكفي بالنسبة لي. |
| Sinirleri onarıp, hücre yenilenmesini sağlayarak, özürlülere yardım etmek istedi. | Open Subtitles | كان يريد مساعدة المعوقين عن طريق تحفيز إصلاح الأعصاب و تجديد شباب الخلايا |
| Sence böyle bir tadilat için gerekli parayı nerden buldu? | Open Subtitles | من أين تفترض أنه حصل على المال لإعادة تجديد المتجر؟ |
| Öyleyse, fabrikayı neden yenilemekten kaçındığını söyler misin? | Open Subtitles | اذا اخبرني لما لا تريد تجديد النباتات الآن؟ |