| - Daha çok yaş biriktirmek için. - En azından yaşlarım insanları mutlu ediyor. | Open Subtitles | ليجمع دموعا أكثر - على الأقل دموعي تجعل الناس سعداء - |
| Bu kitaplar insanları mutlu ediyor. | Open Subtitles | هذه الكتب تجعل الناس سعداء |
| İnsanları hangi kentsel manzaraların neşelendirdiğini görme imkanımız oldu. | TED | وقادرين أيضًا على معرفة أي من المشاهد الحضرية التي تجعل الناس سعداء. |
| İnsanları mutlu edeceği iddiasıyla, yaklaşık 120 müdahale yapılmaya çalışılmış. | TED | حوالي 120 نمط مقترح للتدخل النفسي و التي يزعم انها تجعل الناس سعداء. |
| Penelope hep insanı zengin yapanın para olmadığını söylerdi. | Open Subtitles | الناس تقول دائما ان المال لا تجعل الناس سعداء |
| Penelope hep insanı zengin yapanın para olmadığını söylerdi. | Open Subtitles | الناس تقول دائما ان المال لا تجعل الناس سعداء |
| İnsanları mutlu ediyorsun ve bu yapılması zor bir şey. | Open Subtitles | لأنك تجعل الناس سعداء وذلك شيء يصعب فعله |
| Burası çalışmaya devam ettikçe, insanları mutlu tutmak zorundasınız. | Open Subtitles | هذه هي كيفية إدارة هذا المكان، يجب أن تجعل الناس سعداء. |
| Yıldızları izlemenin insanları mutlu edeceğini söylerdi. | Open Subtitles | لقد قال لي أن مشاهدة النجوم تجعل الناس سعداء |