| Biliyorum. Sadece dünyayı kurtarmaya çalışıyorsun. Hoşçakal.. | Open Subtitles | أعلم , أنت تحاول إنقاذ العالم و حسب وداعاً |
| Evet, dünyayı kurtarmaya çalışıyorsun. Hatırlıyorum. | Open Subtitles | نعم، أنت تحاول إنقاذ العالم أنا أذكّر |
| O senin hayatını kurtardı, ve şimdi de dışarıda tek başına bizi kurtarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | لقد أنقذت حياتك من قبل وهي الأن في الخارج بمفردها تحاول إنقاذ حياتنا |
| Sanırım ruhlarımızı falan kurtarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | اعتقد أنها تحاول إنقاذ أرواحنا أو ما شابه |
| Sevdiği kişinin adını kurtarmaya çalışıyordu, aynı benim senin için yaptığım gibi. | Open Subtitles | إنها تحاول إنقاذ إسم شخص تحبه كما فعلت أنا لك |
| Ama buraya bu adamı kurtarmak için geldin? | Open Subtitles | ولكنك هنا تحاول إنقاذ هذا الشخص ؟ |
| Belki de dünyayı kurtarmaya çalışan erkeklere aşık olmayı kesmeliyiz. | Open Subtitles | ربما يجب أن نتوقف عن حب رجالاً تحاول إنقاذ العالم |
| Burada hayat kurtarmaya çalışıyorsunuz. Bunu anladım. | Open Subtitles | أريدك أن تفهم أمراً، إنّك تحاول إنقاذ أرواح هنا |
| Evet, dünyayı kurtarmaya çalışıyorsun. Hatırlıyorum. | Open Subtitles | نعم، أنت تحاول إنقاذ العالم أنا أذكّر |
| Niye dünyayı kurtarmaya çalışıyorsun? | Open Subtitles | لم تحاول إنقاذ العالم ؟ |
| Yalnızca dünyayı kurtarmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط تحاول إنقاذ العالم |
| Sadece kendini kurtarmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | بلّ تحاول إنقاذ نفسكَ. |
| - Hayatını kurtarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنّها تحاول إنقاذ حياته |
| - Jones dünyayı kurtarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | جونز) إنها تحاول إنقاذ العالم) |
| Raven'ı kurtarmaya çalışıyor. | Open Subtitles | -إنها تحاول إنقاذ (ريفين ) |
| - Kardeşini kurtarmaya çalışıyordu. - Sen de ona inandın mı? | Open Subtitles | إنها تحاول إنقاذ أخيها - وأنت تصدقها - |
| - O, kocasını kurtarmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | هى كانت تحاول إنقاذ زوجها |
| Tanrım, o bir tedavi üzerinde çalışıyordu insanları kurtarmaya çalışıyordu, babam gibi. | Open Subtitles | (بلوم)؟ يا إلهي، لقد كانت تعمل على ترياق تحاول إنقاذ الناس مثل والدي |
| Colin. Kendi kıçını kurtarmak için yapıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | كل هذا لأنك كنت تحاول إنقاذ نفسك؟ |
| İşte bu buradan çıktı, bir sanat çalışmasını kurtarmaya çalışan bir kiliseden çıktı, aslında ona zarar verici veya tahrip edici değildi. | TED | كان هذا أصل كل شيء، و قد جاء من كنيسة كانت تحاول إنقاذ عمل فني، و ليس لتشويهها و تدميرها. |
| Siz kendinizi kurtarmaya çalışıyorsunuz Bay Aiken. | Open Subtitles | أنت تحاول إنقاذ نفسك، سيد (أيكن). |
| Ben milletin hayatını kurtarmaya çalışırken sen ağaçtan kedi kurtarma peşindesin. | Open Subtitles | أنا أحاول إنقاذ الحيوات، وأنت... تحاول إنقاذ القطط التي على الأشجار |
| Hayatımı kurtarmaya çalışıyordun. Hayatımı kurtardın. | Open Subtitles | لقد كنت تحاول إنقاذ حياتي أنت أنقذت حياتي بالفعل |