| Bir hamburger ve sevdiğin bu şeyler için de eksi 5.16 dolar. | Open Subtitles | من أجل الحمص والتبولة و البيرجر. وكل تلك الاشياء التي تحبينها |
| Bir hamburger ve sevdiğin bu şeyler için de eksi 5.16 dolar. | Open Subtitles | من أجل الحمص والتبولة و البيرجر. وكل تلك الاشياء التي تحبينها |
| Diyelim o kadar seviyorsun ki göğüslerini gösterdiği her filmi merak ediyorsun. | Open Subtitles | لنقل انك ِ تحبينها كثيراً لدرجة انكِ تريدين معرفة كل فيلم اظهرت فيها ثدييها |
| Sana, çok sevdiğini bildiğim bu şehrin güzel bir manzarasına bakarak yazıyorum. | Open Subtitles | أكتبُ إليك وأنا أطلّ على منظر مدينة جميلة أعرف أنك كنتِ تحبينها |
| Bir ahududulu-muzlu milkshake, ekstra kirazlı, tam sevdiğin gibi. | Open Subtitles | 'مخفوق الحليب واحد 'فروالة و موز كرز إضافي, تماماً على الطريقة التي تحبينها |
| Bebeğim, çok sevdiğin tasarımcının adı neydi? | Open Subtitles | عزيزتي، ما اسم المصمّمة التي تحبينها كثيراً ؟ |
| sevdiğin işi yaparak para kazanmak çok iyi bir şey olmalı. | Open Subtitles | رائع, لا بد انك عظيمه لتكوني بالحياه التي تحبينها |
| Şu sevdiğin Laurent-Perrier'i aldım. | Open Subtitles | سأحظر لأقلكِ في الساعه الخامسه حصلت على لونت بيير التي تحبينها |
| Onu sevdiğin için, sana böyle bir şey yapsa affederdin, değil mi? | Open Subtitles | ولانك تحبينها فانك تسماحينها علي شي مثل ذلك |
| Çok sevdiğin makarnalı güveçten yaptım. | Open Subtitles | لقد أعددت تلك المكرونة التي تحبينها كثيراً |
| Ve senin onu affetmen, sırf onu seviyorsun diye, bu da doğru değil. | Open Subtitles | وانت تغفرين لها فقط لانك تحبينها هذا ليس جيد ايضا |
| Onu o kadar seviyorsun ki gitmesine izin vermek istemiyorsun. | Open Subtitles | أنت فقط تحبينها جداً لذا لا تريدين تركها ترحل عن عالمنا |
| Öz kızın bile değil ama yine de onu seviyorsun. | Open Subtitles | إنها ليست أبنتكِ الحقيقية ومع ذلك تحبينها |
| Dawn, Missy'e onu rahatsız ettiğin için üzgün olduğunu ve onu sevdiğini söyle. | Open Subtitles | دون ، أخبري ميسي أنكِ آسفة لمضايقتها وأنكِ تحبينها |
| Kız kardeşine onu sevdiğini söylene kadar bu masadan kalkmak yok! | Open Subtitles | لن تغادري المائدة حتى تخبريها أنكِ تحبينها |
| Ama sana pizza getirdim, bana çok sevdiğini söylemiştin. | Open Subtitles | لكنّي أحضرت لكِ بيتزا فقد قلتِ أنّك تحبينها |
| Bence, eğer kıza bir şans tanırsan, onu seveceksin. | Open Subtitles | و أعتقد أنك لو منحتها فرصة سوف تحبينها |
| Onu seviyor musun diye soruyorum. | Open Subtitles | أسالك إن كنت تحبينها |
| Geleceğinizi duyduğum için, fazladan patates yaptım tam sevdiğiniz gibi. | Open Subtitles | عندما سمعتُ أنّكِ قادمة أعددتُ بطاطا مشويّة إضافيّة بالطريقة الّتي تحبينها تماماً |
| Eğer onu bu kadar seviyorsan sorunun ne olduğunu anlamama yardımcı ol. | Open Subtitles | إذا كنت تحبينها فيجب عليك مساعدتي في تسوية هذه المشكلة |
| Kuzenini pek sevmiyorsun, değil mi? | Open Subtitles | الظاهر انك لا تحبين ابنة عمك هل تحبينها |
| Öyleyse oturup beğendiğin şu sarhoş ettiren filmlerden izleyelim. | Open Subtitles | يمكننا أن نبقى هنا ونشاهد أحد أفلام الشرب التي تحبينها |
| Madem büyümekte olan bir kadınsın diye düşündüm ve belki buradakilerden bazıları Hoşuna gidebilir. | Open Subtitles | وطرأ في بالي أنه بما أنكِ من الواضح امرأة ناضجة فربما تكون هنا بعض الأشياء التي قد تحبينها |
| Ona aşık mısın? | Open Subtitles | هل تحبينها ؟ |
| Ondan hoşlanmadığını bildiğimden sana söylemedim. | Open Subtitles | لم أخبرك بذلك لأنني أعلم أنك لا تحبينها |