| Dün gece tüm şehir sokaklara dökülmüş kutlama yapıyordu çünkü sonunda geldiğini duymuştuk. | Open Subtitles | الليلة الفائتة , المدينة بأكملها كانت تحتفل بالشوارع لأننا علمنا أنك أخيراً وصلت |
| Sevgilinin evinde de kutlama vardır, değil mi? | Open Subtitles | الن تحتفل بالعيد في منزل فتاتك ذات المظلة |
| Ben burada senin pisliğini temizlerken sen orada parti veriyorsun. | Open Subtitles | أنا هنا أعاني لتخليصك من هذا الأمر وأنت تحتفل ؟ |
| Ben bebeğimi büyütmek için kıçımı yırtıyorum ve siz burada parti veriyorsunuz! | Open Subtitles | - من يهتم؟ أنا أجهد نفسي لأربي هذا الطفل وأنت هنا تحتفل |
| Bu sene Almanya, Doğu Almanya'daki barışçıl devrimin 25. yıl dönümünü kutluyor. | TED | في هذا العام، تحتفل ألمانيا بالذكرى الـ25 للثورة السلمية في ألمانيا الشرقية. |
| Hem, burada küçük hapishane kuşumuzun dönüşünü kutlamak istiyorsun herhalde, değil mi? | Open Subtitles | مع ذلك، تريد فعلا أن تحتفل هنا عودة طير السجن للحرية الليلة، ألست كذلك؟ |
| Hâlâ çirkin olmaktan başka neyi kutluyorsun? | Open Subtitles | مالذي تحتفل به غير أنك ما تزال قبيحاً؟ |
| Tampa, Florida'dan 25 yaşındaki Madison Mills dün gece nedimeleriyle barda kutlama yaparken kaybolmuş. | Open Subtitles | ماديسون ميلز،25 سنة من مقاطعة تامبا،بولاية فلوردا، كانت تحتفل في الحانة مع وصيفاتها الليلة الماضية عندما إختفت. |
| Sırf ailenle kutlama yapmak için lanet savaştan geri gelmedin, değil mi? | Open Subtitles | أنت لم تعد من الحرب اللعينة كى تحتفل مع والديك,أليس كذلك؟ |
| Filminin finansörüyle kutlama yemeğine çıksan, yemeğin sadece yarısını mı ödersin? | Open Subtitles | أن تخرج و تحتفل مع الشخص الذي موّل فلمك و بعدها تقوم بتسديد نصف مبلغ فاتورة العشاء ؟ |
| Çünkü eve yürümek zorunda kalırsanız caddelerde kutlama yapan insanlar sizi baharat yağmuruna tutar. | Open Subtitles | لأنه إذا كنت وعلى المشي المنزل ، الناس في الشارع تحتفل وقذف كنت مع التوابل. |
| Eğer bütün gün müzik dinleyip, geceleri parti yapmak istiyorsan,... | Open Subtitles | اذا كنت تعشق الروك العميق وتحب ان تحتفل في كل ليلة |
| Şehirde olduğunu duyduk ve parti verdiğini tahmin ettik. | Open Subtitles | سمعنا انك كنت في البلدة والظاهر أنك تحتفل |
| Görünüşe göre, şeytanla parti yapana, Tanrı asla yardım etmiyor. | Open Subtitles | يبدو لي أنه حين تحتفل مع الشيطان فإن الله لن يستطيع مساعدتك |
| Ondan vazgeçmek için altı ayını harcadı ve şimdi onunla çıkarak bunu kutluyor. | Open Subtitles | قضت ستة شهور تحاول نسيانه والآن هي تحتفل بذلك بالخروج معه فى موعد. |
| World wide web ise bu ay 25. yaşını kutluyor. | TED | و هذا الشهر تحتفل الشبكة العالمية بعيدها الخامس والعشرين. |
| Artık karanlıktan çıkmanı kutlamak ve bir çiçekle affedileceğini düşünüp kendini rahatlatmak istedin. | Open Subtitles | تحتفل للخروج من الظلام، وتريح نفسك بشراء المغفرة |
| Üniversitedeki ev arkadaşınla 10 yıldır birlikte yaşıyor olmanı partiyle kutluyorsun. | Open Subtitles | نعم - انت تقيم حفلة كي تحتفل بالعيش مع زميلك في الجامعة |
| Ve Tanrı da meleklere: "Neyi kutluyorsunuz, çocuklarımdan bir kaçını öldürdüm" demiş. | Open Subtitles | و الرب يسال الملاك: لماذا تحتفل اذا؟ لقد قتلت لتوك عائل اسرة |
| Bugün, müşteri memnuniyetimizin 70. yılını kutluyoruz. | Open Subtitles | اليوم، حانتنا تحتفل بـ70 عاماً من إسعاد الناس. |
| Noel'i muhtemelen ailenle kutlayacaksın. Yanılıyor muyum? | Open Subtitles | على الأرجح أنك تحتفل بالكريسماس مع والد ووالدتك ، هل أنا مخطئ ؟ |
| Neden özgürlüğünü kendi dostlarınla kutlamıyorsun? | Open Subtitles | والآن لم لا تحتفل بحريتك مع أصدقاءك |
| O onun hâlâ küçük saf bir kız olduğunu sanıyor... ..arkadaşlarıyla partiye gittiğini veya uyuşturucuyu denediğini bilmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يزال يظن بأنها تلك العذراء الصغيرة و التي لا تخرج مع أصدقائها و تحتفل أو تجرب المخدرات |
| Şükran Günü'nü ve Kolomb Günü'nü bu yüzden kutlamaz. | Open Subtitles | لهذا لم تكن تحتفل بعيد الشكر أو ما يسمى بيوم كولومبوس |
| Tüm kasaba bir azizin yortusunu kutluyordu. Yani herkes ya çoktan sarhoştu ya da olmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | البلدة بأكملها كانت تحتفل بيوم أحد القديسين مما يعني بأن كل الناس إما سكارى أو يسكرون |
| Santiago'nun Şükran Günü yemeğine gelmemek için bahane arıyorsun çünkü bir nedendendir bilinmez, bu bayramı normal biri gibi kutlamayı reddediyorsun. | Open Subtitles | انت تريد عذر حتى تتغيب عن عشاء سانتياجو لعيد الشكر لانه لسبب ما انت ترفض ان تحتفل بهذه العطله كشخص عادي |
| Süslü bir elbise partisiyle kutlamaya karar verdi. | Open Subtitles | قررت أن تحتفل فيه بحفل أزياء فاخر |
| Daha sık doğum günü kutlamalısın. | Open Subtitles | يجب عليك أن تحتفل بعيد ميلادك أكثر من مرة |