| Yeniden kendim olabilmeme yardım edecek başka birilerini bulmam gerekti. | Open Subtitles | تحتّم أن أجد آخرين يساعدونني على إيجاد سبيل عودتي لذاتي. |
| Okuldan ayrılmam gerekti. Ona veda etme şansım olmadı. Bu gece onunla konuşabilmeyi umuyorum. | Open Subtitles | تحتّم عليّ ترك المدرسة، ولم يتسنّى لي توديعه، لذا أملت مخاطبته الليلة |
| Ama bizi enayilerden olalım diye de göndermedi. Ben de yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | حسناً, لميخلقنالنكنمُغفلين,أيضاً، لذا قمتَ بما تحتّم علي فعله. |
| Konuya illa bu sekilde bakacagim diyorsan, tamam bak. Biz yapmamiz gerekeni yaptik. | Open Subtitles | إن أردت النظر للأمر هكذا، فلا بأس، فعلنا ما تحتّم علينا. |
| Onların yüzünden öldürdük. Onları durdurmak zorundaydık, onları durdurmak zorundaydım. | Open Subtitles | هم أكرهونا على القتل، تحتّم علينا ردعهم، تحتّم عليّ ردعهم. |
| Onu terk etti. Aaron'a sahip çıkmak zorundaydım. Bana ihtiyacı vardı. | Open Subtitles | أعني، لقد تركته، تحتّم عليّ أخذه، كان بحاجتي |
| O masa için de, bu maskotu öpmek zorunda kaldım. Yapmak zorunda olduğum şeyi yaptım. | Open Subtitles | ومقابل حصولي على تلك الطاولة تحتّم عليّ تقبيل تلك المشعوذة, وقمتُ بما إلتزمتُ به. |
| Bunları getirebilmek için pek çok istekte bulunmam gerekti. | Open Subtitles | تحتّم أن أستيعن بالكثير ممن يدينون لي بجمائل لأخذ هؤلاء. |
| Kaç kez babamı bardan toplamam gerekti biliyor musun? | Open Subtitles | أتعلم كم مرّة تحتّم عليّ سحب والدي من حانة؟ |
| Yine beni bekleyen bir SWAT ekibi olmadığından emin olmak için etrafı kolaçan etmem gerekti. | Open Subtitles | تحتّم أن أستقصي النطاق لأتأكد ألّا قوّة عمليّات خاصّة تترقّبني مجددًا. |
| Kızı kontrol altına almam gerekti, travma da plasental ayrılmaya sebep oldu. | Open Subtitles | تحتّم أن أخمدها، والصدمة سببت انقطاعًا مشيميًّا. |
| Çok affedersiniz, iş arkadaşıma yardım etmem gerekti. | Open Subtitles | إنّي في غاية الأسف، تحتّم أن أساعد زميل عمل في شيء. |
| Bağlam içinde anlatmam gerekti. | Open Subtitles | انصتِ، تحتّم عليّ أن أخبره من أجل. مُجاذبة الحديث. |
| - Yapmam gerekeni yaptım. - Üzgünüm ama pişman değilim. | Open Subtitles | فعلت ما تحتّم عليّ، آسف، لكنّي لستُ نادمًا. |
| Bir tarafın gitmesinin gerektiği netleşince yapmam gerekeni yaptım. | Open Subtitles | وعندما بات من الجليّ تحتّم رحيل أحد الجانبين... فعلتُ ما توجّب عليّ فعله |
| Ben yapmam gerekeni yaptım. Onları daha iyi yapacağım. | Open Subtitles | فعلت ما تحتّم عليّ، وسأجعلهم أفضل. |
| Onların orada kalmalarını, dışarı çıkmamalarını sağlamak zorundaydım, sağlamak istedim. | Open Subtitles | تحتّم عليّ ذلك، إذ وددت التأكد بأن يظلّوا فيه وألّا يخرجون منه |
| Hastalığın yayılmasını engellemek zorundaydım. Diğer insanların ölümüne engel olmalıydım. | Open Subtitles | تحتّم أن أمنع انتشار المرض وتحتّم أن أمنع موت الناس الآخرين |
| Nasıl bir canavarın böyle bir şey yapabileceğini öğrenmek zorundaydım. | Open Subtitles | تحتّم أن أتبيّن أي نوع من الوحوش بوسعه فعل كلّ ذلك. |
| İstediğin nemlendiriciyi bulabilmek için üç farklı yere gitmek zorunda kaldım ama sonunda buldum. | Open Subtitles | تحتّم عليّ الذهاب لثلاث اماكن مختلفة لأجلب المرطّب الذي تحبّه، لكن جلبت هذا |
| Gelecekteki rahatın için mallarını paraya çevirmek zorunda kaldık. | Open Subtitles | تحتّم علينا أن نصفي حيازاتك لنضمن راحة مستقبلك |