| Silah zoruyla grubumuzdan iki kişiyi taciz ettiler. | Open Subtitles | لقد إعتدوا جنسياً على اثنين من فريقنا تحت تهديد السلاح |
| Bizi silah zoruyla sıraya sokup silahlarımızı alıyorsunuz. | Open Subtitles | كابتن إجبارنا علي الإصطفاف تحت تهديد السلاح وتسلّيم أسلحتنا |
| Sizden para istemeyeceğiz. Parayı silah zoruyla alacağız. | Open Subtitles | لن نطلب المال لكننا سنأخذه تحت تهديد السلاح |
| Kastedilen şey düşmanlarımızın tehdidi altında olduğumuzda hissettiğimiz korkunun üstesinde gelmek ve ötekini takdir etmeye başlamaktır. | TED | هي ما يقصد به من التغلب على الرعب الذي نشعر به عندما نرزخ تحت تهديد أعدائنا، ونبدأ في تقدير الآخر. |
| ...bir yıldır ölüm tehdidi altında yaşıyorum ve bu yüzden bazı seçimler yaptım. | Open Subtitles | لقد عشتُ تحت تهديد الموت لعام كامل و بسبب هذا قمتُ بخيارات. |
| Başta irigöz balığı olmak üzere, bazı balık türlerinin ciddi tehdit altında | TED | فقد كانت هناك بعض المؤشرات على أن بعض الأنواع، ولاسيما التونة السندرية كانت ترزح تحت تهديد كبير. |
| Silah tehdidiyle iyilik istemek gibi hayli kaba bir alışkanlığın olduğunu sana söyleyen olmadı mı hiç? | Open Subtitles | الم يذكر لك احد عادتك السيئة لطلب المعونة تحت تهديد السلاح؟ |
| bir tehdit olarak kaldığı sürece ne çocuk, ne de halkınız için bir gelecek olmayacak. | Open Subtitles | . ليس لديه اي حياه . و ايضاً , قومك سيصبح تحت تهديد مستمر |
| Çinlinin birini silah zoruyla buraya getirdin. | Open Subtitles | تصد صينياً تحت تهديد السلاح وتحضر هذا إلى هنا |
| Bu sabah, geride kalan bir kaç yahudi silah zoruyla toplandı ve bir kamyona bindirilerek başka yere götürüldü. | Open Subtitles | قلة من اليهود الذين كانوا غادروا هذا الصباح اعتقلوا تحت تهديد السلاح ثم اقتيدوا الى شاحنة وأخذوا بعيدا |
| Silah zoruyla doku örneği alıp, işleme soktular. | Open Subtitles | لقد سرقوا عينة من نسيجي تحت تهديد السلاح و قاموا بالعملية |
| Okudum ama onları silah zoruyla yazdığını sandım. | Open Subtitles | بلى، ولكنني اعتقدت أنك كتبتها تحت تهديد السلاح |
| Oğlum silah zoruyla kaçırıldı ve sen beni tehdit ediyorsun. | Open Subtitles | اختطف ابني في تحت تهديد السلاح، والآن أنت تهددني. |
| Anladığımız kadarıyla kapıyı açtı, silah zoruyla içeri girdi ve göğsünden vuruldu. | Open Subtitles | حسب إعتقدنا، إنه أجاب على الباب دخل بالإكراه للشقة تحت تهديد السلاح ثم أطلق الرصاص في صدره كل شيء فوضى |
| Şimdi, "kötü niyetli kovuşturma" tehdidi altında buna devam edecek misin? Yoksa etmeyecek misin? | Open Subtitles | والآن، هل ستستمر تحت تهديد دعوى الإدعاءات الخبيثة أو لا ؟ |
| Çoğunun da evinde çete tehdidi altında yaşayan kardeşleri veya anneleri var. | Open Subtitles | أغلبهن لديهن أخت أو أم في بلدها الإصلي واللاتي يكن تحت تهديد العصابة |
| - Ben Özel Ajan Brem. Bu hastanenin terör tehdidi altında olduğunu bildirmeye geldim. | Open Subtitles | لقد أتيت لأخبرك أن هذه المستشفى تحت تهديد إرهابي |
| Yayınladıklarımı beğenmeyen insanlar tarafından ailem sürekli tehdit altında olacak. | Open Subtitles | ستظل عائلتي تحت تهديد مستمر من قِبل أشخاص لا يعجبهم ما أطبعه أو أذيعه |
| Kimileri, para kavramının bile tehdit altında olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يقول البعض أن المال العام كله تحت تهديد الخطر |
| Bırak aksın. Oğlunuz eşinizi vurduğunda, mutlak bir tehdit altında mıydınız? | Open Subtitles | هل كنتِ تحت تهديد وشيك ، عندما قام إبنك بإطلاق النار على زوجك ؟ |
| Belki de büyük resim... sivillerin on yıl boyunca bomba tehdidiyle yaşadığıdır. | Open Subtitles | لربما كانت الصورة الكاملة في منطقة الحدود يعيش هؤلاء المدنيين تحت تهديد هجمات القنابل هذه. لعقد من الزمان. |