| Dürüst olmak gerekirse, Antarktika beni öylesine çok zorladı ve alçakgönüllü yaptı ki, bunu bir gün kelimelere döküp dökemeyeceğimden emin değilim. | TED | إن كنت صريحا، تحدتني أنتركتيكا فيا وجعلتني أحس بالإذلال بشكل عميق لست متأكدا إن كنت أستطيع وصف ذلك بالكلمات. |
| O beni zorladı ve ben onu zorladım, böylece ikimizde yaptık. | Open Subtitles | تحدتني وتحديتها وذهبنا معاً |
| Kız arkadaşım zorladı. | Open Subtitles | فقد تحدتني عشيقتي |
| Arkamı kolladın ve önemli değişiklikler yapmam için bana meydan okudun yani teşekkürler. | Open Subtitles | ولقد حميتني ولقد تحدتني .لأقومَ ببعضِ التغيرات المهمّة لذا شكرًا لك |
| Kerabai bana meydan okudu: ''Köyde, kadınlar ile finans ile alakalı çalışıyorsun, ya bir gün su olmazsa? | TED | تحدتني كيراباي قائلة: "أنت تعملين في القرية مع النساء وفي مجال التمويل، لكن ماذا لو لم يكن هناك ماء في يومٍ ما؟ |
| bana meydan okudu. Bu benim hakkım. | Open Subtitles | لقد تحدتني , وهذا من حقي |
| Kız arkadaşım zorladı. | Open Subtitles | لقد تحدتني عشيقتي |
| Tekinsiz bakışları bana meydan okuyordu. | Open Subtitles | عيونها الصيادة تحدتني |
| Diğer kızlar bana meydan okudu. | Open Subtitles | لقد تحدتني الفتيات أن أفعلها |
| Virginia bana meydan okudu. | Open Subtitles | فيرجينيا) تحدتني) |
| bana meydan okudu. | Open Subtitles | لقد تحدتني. |
| Jill bana meydan okudu. | Open Subtitles | جيل) تحدتني) |