| Kuzeni tabii onu yapmaması için uyarmaya çalıştı, ama Shadi'nin telefonunun şarjı bitti, ve telefonu bir daha hiç geri açılmadı. | TED | ولقد حاول إبن عمّه بالطبع تحذيره من القيام بذلك، ولكن بطاريّة هاتف شادي قد نفذ شحنها، ولم يشتغل هاتفه مرة ثانية. |
| Onu uyarmaya çalıştım, ama dinlemeyecek kadar aptaldı. | Open Subtitles | انا قد حاولت تحذيره, ولكنه كان اغبى بكثير من الاستماع الى. |
| Onu uyarmak gibi bir şey düşünüyorsan. Yapmamanı öneririm. | Open Subtitles | فى حالة محاولتك تحذيره,أنصحك بعدم فعل هذا |
| Otostopçu almamaları konusunda herkes uyarıldı. | Open Subtitles | الجميع تمّ تحذيره بـ عدم إستخدام شيء أثناء التنقل. |
| Yamaçtan aşağı doğru gidiyor. Gelin, onu uyarmalıyız. | Open Subtitles | إنه ذاهب لأسفل المنحدر هيا بنا, علينا تحذيره |
| Kaiba tehlikede gibime geliyor. Onu uyarmam lazım. | Open Subtitles | اعتقد ان كيبا فى خطر على تحذيره |
| Daha sonra sana da açıklarım ama şu an onu bizzat uyarmalıyım. | Open Subtitles | كلاّ، لا شيء رقمي. اسمع، بإمكاني شرح المزيد لاحقًا، لكن يجب عليّ تحذيره شخصيًا في هذه اللحظة. |
| Seni uyarmaya çalıştım. Ama beni dinlemedi. - Ben de hipotezimi kanıtlamak için işe koyuldum. | Open Subtitles | حاولت تحذيره ولكنه لم ينصت لي، لذا كان علي أن أفرض نفسي. |
| Onu uyarmaya çalıştığında kocanın seni dinlememesi ne yazık. | Open Subtitles | مِن المؤسف أنّ زوجكِ رفض الإصغاء حين حاولتِ تحذيره |
| Ben gördüm. Onu uyarmaya çalıştım ama geç kalmıştım. | Open Subtitles | أنا رأيته,وحاولت تحذيره و لكنني تأخرت |
| Onu uyarmaya çalıştım ama orada yokmuşum gibi yüzüme baktı. | Open Subtitles | لقد حاولت تحذيره لكنه لم يعرني اهتماما |
| Onlardan biri uyarmaya çalıştı. Sanırım, X5-452 idi. | Open Subtitles | واحد من الأخرين حاول تحذيره إكس5/452 على ما أعتقد. |
| uyarmak için dün gece evine gittim ama gittiğimde çoktan uyumuştu. | Open Subtitles | باستثناء أنى ذهبت له الليلة الماضية وحاولت تحذيره ولكنه كان قد نام بالفعل |
| uyarmak istedim ama olmadı. | Open Subtitles | أقصد ،حاولت تحذيره ، لكن كان الأوان قد فات |
| Herhangi bir otostopçuyu araçlarına almamaları konusunda insanlar uyarıldı. | Open Subtitles | الجميع تمّ تحذيره بـ عدم إستخدام شيء أثناء التنقل. |
| O yakalanmadan önce onu uyarmalıyız. | Open Subtitles | يجب علينا تحذيره قبل ان يصلوا اليه |
| Ama şimdi, onu uyarmam gerek. | Open Subtitles | ولكن الآن، وصلت إلى تحذيره. |
| İnsanoğlunu bulmalıyım. Onu uyarmalıyım. | Open Subtitles | علي إيجاد الفتى البشري , علي تحذيره |
| Onu uyarmayı denedim ama çalılıklarıyla gurur duyuyordu. | Open Subtitles | حاولت تحذيره ، لكنه كان فخوراً للغاية بشأن مهارته على النجاة في الأحراش |
| Umarım uyarısını ciddiye alır ve biraz olsun yavaşlamaya başlarsın. | Open Subtitles | اتمنى ان تأخذي تحذيره على محمل الجد |
| - İzinsiz mülküme girmişti. Uyarmıştık. | Open Subtitles | كان يتعدى على ممتلكاتي وقد تم تحذيره |
| Otto'yla konuşup Stahl'ın R.İ.C.O. kanununu kullandığı konusunda onu uyarabilir. | Open Subtitles | يمكنها التحدث مع " أوتو " لتستطيع تحذيره عن " ستال " واستخدام حق مكافحة الفساد |
| Belki de bir şeyler sezmişti. Uyarılarına rağmen Başkan öldürülmüştü. | Open Subtitles | ساذج, ربما الرئيس قتل على الرغم من تحذيره |
| Bunu değiştirebilir miyim bilmiyorum ama en azından onu uyarabilirim. | Open Subtitles | لا أعلم إن كان بإمكاني تغيير مصيره لكن يمكنني تحذيره على الأقل |