"تحضره" - Translation from Arabic to Turkish

• getirmek
• getirir
• getirmeni
• getirmeniz
• getirmedin
• getirmenizi
• getirmesini
• getireceksin
• getirmediniz
• getirmen
• getirecek

Ama daha şiirsel olarak, yapıyı Mall'un demokratik havasını solumak, onu kendine getirmek olarak düşünmeyi seviyoruz.
ولكن بشكل أكثر شاعرية، يحلو لنا أن نفكر في البنية على أنها استنشاق لهواء ديموقراطية المول، تحضره لذاته.

Parasını çoktan ödedim tek yapman gereken gidip getirmek.
لقد دفعت ثمنه بالفعل كل ما عليك هو أن تحضره

Kız kardeşim onu bazen kapıya getirir.
أختي.. أختي تحضره إلى البوابة بين الحين والآخر ونتكلم مع هذه

- Ne yalanı? Dr. Bruner'in senden onu buraya getirmeni istediği, palavra.
قلت بأن الدكتور برونر طلب منك أن تحضره معك إلى هنا،هذا هراء

Jim, kitabı getirmeniz gerekiyor. Catherine bu gece okumakta diretiyor.
يجب أن تحضره الآن

Logan Sanders ile aynı odada olamayacağımı sandığın için onu getirmedin yani.
أنت لم تحضره لأنك تعتقد بأننا لا يمكن أن نتواجد بغرفة واحدة

Eğer Karlenko Vortex üyesi ise onu buraya getirmenizi istiyorum. Canlı olarak.
إن كان كارلنكوف من عصابة فورتكس أريدك أن تحضره لي حيا

Yerine koymak için bu gece getirmesini söyledim.
أخبرتها أت تحضره هذه الليلة بحيث نرجعه إلى مكانه مجدداً

Tamam ama videoyu aldığın gibi bana getireceksin.
اتفقنا ولكن حالما تحصل عليه تحضره إليه مباشرة

- Onu getirmediniz mi?
ألم تحضره إلى هنا؟ كلا

Senin için en iyisi onu buraya getirmen olur, haksız mıyım?
اعتقد ان افضل شيئ الان هو ان تحضره الي هنا الان , حسنا ؟

Annesi haftada bir "inhibitor" enjekte edilmesi için getirecek, normal bir hayatı olması için.
ما دامت والدته تحضره هنا من أجل حقن المثبط الأسبوعية فانه لا بد أن يعيش حياة عادية

Onu Hindistan'dan buraya getirmek senin fikrindi.
لقد كانت فكرتك أن تحضره من الهند الآن.

O iki günden .birinde de onu bu çocuk üfürükçüsüne getirmek zorundasın.
وأنت تستطيع رؤية ولدك ليومين من الاسبوع فقط, واحد منهم يجب عليك أن تحضره الى هذه "طاردة فئران السجاد"

Biraz getirir misin?
هل ممكن ان تحضره لى؟

Ve getirmeni söylediğim yengeç kekleri nereye koydun?
وين وضعت ذلك الكعك الذي اخبرتك ان تحضره ؟

Onu getirmeniz için ısrar ediyorum.
-أصر عليك أن تحضره

Bir saat içinde kendi elinizle evime getirmenizi istiyorum.
أفضل أن تحضره لمسكني شخصيا, خلال ساعة

T.K.'den onu getirmesini istemiştim.
لقد طلبت من تى كى ان تحضره.

İşte o zaman onu bana getireceksin.
وحين يفعل ذلك، عليك أن تحضره أمامي.

Onu niye buraya getirmediniz?
لماذا لا تحضره هنا؟

İstediğim şey, Ryan'ı her sabah alıp vardiyasını tamamlıyormuş gibi yapıp, benimm yanıma getirmen?
ما أحتاجه منك ان تُقِل رين كل صباح كأنه يفعل تفاهاته , ان تحضره الى صالتي الرياضية حسنا ؟

Sonra kolye sembolünün üstüne kutsal kumdan dökeceğim ve Eyrishon onu kaybolduğu zamandan alıp bana getirecek.
آه ، ثم أصب الرمال المقدسة على تمثيل القلادة و " إيريشون " سوف تحضره جرا