| Elimdekini ne sanıyorsunuz, bir uçak kazası ya da dördüz doğumu haberi mi? | Open Subtitles | ماذا تظن ما لديّ هنا تحطم طائرة أو أربعة من التوائم ؟ |
| Bu akşam erken saatlerde Dulles'ta bir uçak kazası yaşanmıştı. | Open Subtitles | حدث هناك تحطم طائرة في مطار دولز حيث لاتزال هناك طائرات تحوم |
| Büyük patlama bir uçak kazası olsaydı nesne de kara kutu olurdu. | Open Subtitles | إذا كانت الضربة الكبرى تحطم طائرة الأداة هي الصندوق الأسود |
| Sonra Kore'ye gitmiş ve orada bir uçak kazasında ölmüş. | Open Subtitles | لقد كان في كوريا ثم مات في حادث تحطم طائرة |
| Meuse Nehri ve uçak kazasıyla ilgili bir şeyler söylediler. | Open Subtitles | لم استمع جيدا لكن سمعت شيئ ما عن تحطم طائرة |
| Adını uçak kazasından alan pek fazla kişi yoktur. | Open Subtitles | لايوجد الكثيرين تسموا على اسماء تحطم طائرة |
| O koltukların birinde ünlü biri oturmadığı sürece kimse bir uçak kazasını umursamaz. | Open Subtitles | لا يكترث أحد بشأن تحطم طائرة ما لم يكن هنالك شخص مشهور على متن الطائرة |
| Gerçek insanlar ve gerçekten bir uçak kazası geçirdiler. | Open Subtitles | إنهم أناس حقيقيون وكانوا في حادث تحطم طائرة |
| Ben bir uçak kazası geçirmedim ama yapmak istediğin şey için mücadele etmemek nedir, bilirim. | Open Subtitles | لم أعاني من تحطم طائرة لكني أعرف شعورك ان لاتضغطي على نفسك في فعل هذا |
| Karısının öldüğü ufak çaplı bir uçak kazası geçirmiş. | Open Subtitles | لقد كان في حادث تحطم طائرة قُتل فيه زوجتهُ |
| Tahminimce, uçak kazası bölgedeki elektrik hattının ve telefon şebekesinin içine sıçmış. | Open Subtitles | أعتقادي أنه حادث تحطم طائرة انها عطلت جميع الطاقة وخطوط الهواتف في المنطقة |
| Efendim, diğer taraf haklıymış. Bir uçak kazası olmuş. | Open Subtitles | سيدي ، الجانب الأخر كان محقاً لقد كان هناك تحطم طائرة |
| Onunla uçak kazası geçirmek Mo Farah ile yemek yemeğe eşdeğer. | Open Subtitles | أنا ما يعادل تناول مو فرح لو كنت في حادث تحطم طائرة معه. |
| Hava boşluğuna düştük ya da buluta falan çarptık. Neredeyse büyük bir uçak kazası geçirecektik. | Open Subtitles | إصدمنا بجيب هواء سيء أو سحابة، أو أيا كان و نحن جميعا نترقب تحطم طائرة |
| En yakın arkadaşlarımdan biri Okoloma, bir uçak kazasında öldü, çünkü itfaiye araçlarımızda su yoktu. | TED | أحدى صديقاتي المقربات، أوكولوما، توفيت في حادثة تحطم طائرة لأن سيارات المطافئ لم يكن لديهم ماء. |
| Parçalanmış omurga, kırık uyluk kemiği... Bu adamların yaraları uçak kazasıyla örtüşüyor. | Open Subtitles | العمود الفقري المسحوق ،وعظام الفخد المكسورة جراح هؤلاء الرجال متوافقة مع تحطم طائرة |
| Ben yapmış olsam bunu uçak kazasıyla örtbas etme zahmetine neden gireyim ki? | Open Subtitles | لم سأتكبد عناء إخفاء الأمر بتدبير تحطم طائرة ؟ |
| O ve kocası on yıl önce uçak kazasında öldüler. | Open Subtitles | هي وزوجها توفيا في تحطم طائرة قبل 10 سنوات مضت |
| Ben... uçak kazasında biri öldüğünde, uçakla seyahat etmeyi bırakmazsın. | Open Subtitles | عندما يموت شخص في تحطم طائرة لا نتخلى عن الطائرات |
| uçak kazasından kurtuldum. Abartılacak bir şey değil. | Open Subtitles | لقد نجوت من تحطم طائرة هذا ليس بالأمر الجلل |
| Güldüren gerçek ise babası, Andes'teki uçak kazasından sonra grup arkadaşlarını yiyen oyunculardan biriydi. | Open Subtitles | ان والده لاعب كرة ايضا الذي اكل فريقه كله بعد حادث تحطم طائرة في جبال الانديز |
| Aralık 2015'de meydana gelen bir uçak kazasını araştırıyoruz. | Open Subtitles | نبحث بقضية تحطم طائرة حصل في عام 2015 |