| Slot makinesinin sonuçları belli bir süre ile kayıt edildi ve ardından analiz edildi. | TED | تم تسجيل مخرجات آلات القمار على مدى فترة من الزمن وبعدها تم تحليلها. |
| İki toz partikülü: sağdakine Boris diyorlar ve analiz edebilmek için tantalla muamele ettiler. | TED | جزيئتان من الغبار: أطلقوا على الجزيئة اليمنى اسم بوريس، وعالجوها باستخدام التنتالوم لكي يتمكنوا من تحليلها. |
| Sonra veri analiz için yüzlerce mil uzaktaki iyi donanımlı hastanelerin mobil ağlarına gönderiliyor. | TED | ترسل البيانات عبر الشبكة الخليوية إلى المشافي المجهزة تجهيزاً مناسباً على بعد مئات الأميال بغية تحليلها. |
| "İç gözlem" kelimesi analiz yapmak istediğimiz kitaplarda bir kez bulunmadı. | TED | لم تظهر كلمة التأمل ولا لمرة واحدة في الكتب التي نريد تحليلها. |
| Geri döndüm ve bir hafta önceden bir kez Calypsol enjekte edilip edilmediğine odaklanarak yeniden analiz ettik. | TED | لذا عدت، وأعدنا تحليلها بناءا على ما إن أخذوا حقنة الكاليبسول أو لا في أسبوع سابق. |
| Tüm bu veri bir yere gönderildi ve bunu analiz etmek için devasa bir bilgisayar çabası başladı. | TED | شُحنت كل هذه البيانات لمكان واحد وانكبت الجهود المعلوماتية على محاولة تحليلها. |
| Bu nedenle örnek toplayan, onları fırına koyan, parçalayan ve analiz eden bir kolu var. | TED | لذلك سيكون لديها ذراع آلية لأخذ العينات، و وضعها في فرن، و من ثم سحقها و تحليلها. |
| Bilgisayarlar çalışır hale gelmeden onu analiz edemem. Ellerim bağlı. | Open Subtitles | لا استطيع تحليلها حتى احصل على الحاسبات مجددا,يداي مغلولتان |
| Her parçası kan testi kadar güvenilirdir ve çok daha hızlı bir şekilde analiz edilebilir. | Open Subtitles | يُعتمد عليها كاختبار الدم لكن يمكن تحليلها أسرع بكثير |
| Mürekkep örneği analiz edildikten sonra, ince tabaka kromatografisi yöntemiyle incelenir. | Open Subtitles | بمجرد استخراج الحبر، ويتم تحليلها مع رقيقة اللوني طبقة. |
| Kontrol grubundan gelen bilgiler iki yönlü anova ile analiz edildi. | Open Subtitles | البيانات التحكمية تم تحليلها و مقارنتها بالنسبة لكل من الجانب و العوامل الداخلية |
| Akla gelebilen her türlü cihazı onu analiz etmek için kullandık. | Open Subtitles | حاولنا تحليلها مستخدمين كل جهاز يمكن تخيله |
| analiz ettiğim kapsülde buna dair hiçbirşey yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شيء حول ذلك في تلك الكبسولة التي تم تحليلها |
| Evet, çünkü lensler analiz edildi ve üzerinde çalışıldı ve Galileo'nun kullandıkları ile aynı özelliklerde üretildi. | Open Subtitles | نعم لأن العدسات تم تحليلها و دراستها وصناعتها بنفس خصائص منظار جاليليو |
| Sistem, kişinin yüzünü 147 farklı data ile ...analiz ediyor. | Open Subtitles | النظام يقسّم وجه الشخص وسماته إلى 147 مجموعة من البيانات ليتم تحليلها. |
| Teknisyenimiz bir virüs örneği yüklediğinde ReadyFace tarafından analiz edilir ve yüz grafiğine dönüştürülür. | Open Subtitles | الموظف التقني يضع عينة من الفيروس في المدخل حيث يتم تحليلها من قبل الجهاز ويتم ترجمتها الى رسم وجهي |
| Bu bellekteki kanıtları analiz ettireceğim ama şehri terk etmemenizi istemek durumundayım. | Open Subtitles | سأرسل الأدلة التي على محرك الأقراص لكي يتم تحليلها لكن يجب أن أطالبكم بعدم مغادرة المدينة. |
| Daha karmaşık problemleri çözmek, analiz etmek, onlar üstünde düşünmek için daha fazla zaman harcayıp daha fazla çalışmanız gerekir. | Open Subtitles | لكن التمكن من حل المشاكل الأكثر تعقيداً وكيفية تفصيل مشكلة وكيفية تحليلها يتطلب منا المزيد من الاهتمام والوقت |
| ...dostlarınla analiz edip senden hoşlanıp hoşlanmadığını bulduğun durum değil bu. | Open Subtitles | و تحاولي مع اصدقائك تحليلها لتعرفي اذا كان يعني انه معجب بك |
| Sistem, kişinin yüzünü 147 farklı data ile ...analiz ediyor. | Open Subtitles | النظام يقسّم وجه الشخص وسماته إلى 147 مجموعة من البيانات ليتم تحليلها. |
| Laboratuara götürüp inceleyebilirim. | Open Subtitles | باستطاعتي أن أخذها للمختبر و تحليلها |