| Astronomların gördükleri gölge aslında şiddetli bir toz fırtınası ile örtülmüş koyu renkli kayalardı. | Open Subtitles | الظلّ الذي رآه الفلكيون كان في الواقع صخورًا داكنة أظهرَتها عاصفة ترابية عنيفة |
| Mars'ta devasa boyutta gezegensel toz fırtınaları vardır ki bizim, burada Dünya'da asla göremeyeceğiniz türden fırtınalardır. | Open Subtitles | لدى المريخ عواصف ترابية ضخمة دوّارة لم نرَ مثيلاً لها على كوكب الأرض |
| Sana da yeni doldurulmuş toprak gibi gelmiyor mu bu? | Open Subtitles | ألا تبدو و كأنها كومة ترابية حديثة بالنسبة لك؟ |
| Görünürde hiçbir tabelası olmayan toprak yollarda bir sürü arazi gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت الكثير من العقارات على طرق ترابية بدون اشارات |
| Bir havuç takılmış koca bir çamur yığınına benziyor. | Open Subtitles | ككتلة ترابية كبيرة مع جزرة ناتئة منها ترهات |
| Fakat, aynı zamanda bir çeşit tozlu hafif bir malzeme taşırlar. | Open Subtitles | والذي يكون في الصورة السائلة لكن من مادّة ترابية أخفّ |
| Mars'ta toz fırtınaları atlattık ve ülkeleri yutabilecek büyüklükte kanyonlar gördük. | Open Subtitles | "التقطنا عواصف ترابية على "المريخ ورأينا الوديان التي يمكن أن تبتلع بلدان |
| Gezegen çapında bir toz fırtınasının dinmesinin ardından Mariner, 9 muhteşem görüntüler göndermeye başladı. | Open Subtitles | بعد إنتظار إنتهاء عاصفة ترابية كبيرة على الكوكب بدأت "مارينر9" ترسل صور رائعة |
| Dünya'da da toz fırtınaları var. | Open Subtitles | لدينا عواصف ترابية على الأرض أيضًا |
| Dışarıdaki sıradan bir toz fırtınası değil. | Open Subtitles | وهذا ليس فقط بعض عاصفة ترابية هناك. |
| Bir toz bulutu. | Open Subtitles | سحابة ترابية. |
| 2000 kilometre ötede, eski, toprak bir yolun sonunda yaşıyorlar ve tek önemsedikleri şey benim. | Open Subtitles | إنهم يعيشون على بعد ألفا ميل بعيدًا في نهاية طريق ترابية قديمة |
| Daha önce kullandığım toprak ıslah maddelerine hiç benzemiyor. | Open Subtitles | ليس مثل أي إضافة ترابية عملت معها من قبل |
| İlgi alanımızın tamamen dışında, ancak gezegenimizde yaklaşık üç milyar kişi toprak evlerde yaşıyor. toprak, Avrupa'da da en az Afrika'daki kadar geleneksel bir yapı malzemesi. | TED | يبدو ذلك خارج إدراكنا تماماً، لكن تقريباً ثلاثة مليار شخص حول الأرض يعيشون في بيوت ترابية. وهو مادة بناء تقليدية في أوروبا كما في إفريقيا. |
| Biliyorum. Orası eski toprak bir yol. Eğer orada bulunduysan bunu bilebilirsin. | Open Subtitles | أعلم، إنها طرق ترابية قديمة فحسب |
| (Alkışlar) Yükü taşıyan toprak duvarlar okulun sağlam temelini oluştururken, geniş bambu iskeletler de aydınlığı içeri taşıyor. | TED | (تصفيق) جدران ترابية محمولة أسست المدرسة، وبنى خيزرانية كبيرة تدخل الضوء. |
| Saygısızlık istemen bayan başkan ama çamur savaşında bir grup anaokulu öğrencisini bile yönetecek kapasiteniz yok. | Open Subtitles | دون إهانةٍ سيدتي الرئيسة لكن أنتي كنت لاتصلحين لقيادة .. عصابة من أطفال الروضة في حرب تلة ترابية |
| Clark, çamur lekesi mi veya yağ bazlı bir leke mi? | Open Subtitles | كلارك، هل هي بقعة ترابية أم نفطية؟ |
| Bulutlar tozlu, açık bir düzlüğün üzerine sürüklendiği zaman koyu bir yama şeklinde burada gördüğünüz gibi... | Open Subtitles | عندما تهبّ الرياح فوق سهولٍ ترابية مفتوحة نراها هنا كبقعة داكنة |
| Herhangi biri gibi, tozlu bir fırtınada öldü. | Open Subtitles | الرجل مات فى عاصفة ترابية تماما كغيره |