| Mükemmel demeye tereddüt ediyorum ama öyledir, efendim. | Open Subtitles | أجل، تردّدت في قول أنّها ممتازة لكنّها كذلك، سيّدي جيّد، جيّد |
| O zaman, onu içmeni söylediğimde niçin tereddüt ettin. | Open Subtitles | إذا، لماذا تردّدت عندما قلت لك أن تشربهُ! |
| Kendilerine Ansatsuken tekniklerinin en ileri safhalarını öğretip öğretmemede tereddüt içindeydim. | Open Subtitles | تردّدت في أخذهم... للمرحلة التالية في تقنيات أنساتسوكن |
| - Niye duraksadın? - O bir çocuk. | Open Subtitles | ــ لماذا تردّدت ــ هو مجرّد صبيّ |
| Sanki bir şey saklıyormuş gibi bir saniyeliğine duraksadı. | Open Subtitles | {\pos(192,220)}،وقد تردّدت لبرهةٍ قصيرة كما لو أنّها كانت تخفي شيئاً |
| tereddüt ettiğimi biliyorum. | Open Subtitles | أعلم بأنّي تردّدت |
| tereddüt ettiğim için mutlu oldum. | Open Subtitles | أنا سعيدة لأنني تردّدت. |
| - Cevap vermeden önce tereddüt ettin. - Hayır. | Open Subtitles | -لقد تردّدت قبل أن تُجب ! |
| - tereddüt ettin. | Open Subtitles | -لقد تردّدت |
| O an biraz duraksadı. | Open Subtitles | وعندها تردّدت... |