| Sıkıldım artık. Eğer sen gitmek istemiyorsan, ben gidiyorum. | Open Subtitles | سئمت من تقلباتك، لو لم ترغبي في الذهاب فسأذهب أنا |
| Seni onu asla sevmedin ve beraber olmamızı hiç istemedin. | Open Subtitles | أنتي لم تحبيه أبداً أنتي لم ترغبي أن نكون معاً |
| Hiçbir şeye dokunmamaya çalış. Etrafta parmak izlerini bırakmak istemezsin. | Open Subtitles | حاولي ألاّ تمسكي شيئاً، فأنتِ لن ترغبي بترك بصماتكِ |
| Bu akşam benimle gel bir daha beni görmek istemezsen, karşına çıkmayacağım. | Open Subtitles | تعالي معي الليلة و إذا لم ترغبي برؤيتي مرة ثانية أقسم لك، سأنسحب |
| Özel dans mı istiyorsun? Yapabilirim. | Open Subtitles | أنت ترغبي في الرقص الخاص حسنا , يمكن ان افعل ذلك |
| bunu yapmak istemiyordun ama benim yüzümden yapmak zorunda kaldın. | Open Subtitles | أنت لم ترغبي في مواجهة ذلك، ولكن كان عليك مواجهته، |
| Eğer bebek yapmak istemiyorsan kendini nasıl koruyacaksın peki? | Open Subtitles | كيف تحتاطين لنفسك إذن؟ تعرفين، إن لم ترغبي في إنجاب أطفال |
| Bridget, 1900 metre yükseklikteyken kovulmak istemiyorsan, üç saniye içinde başlarsın. | Open Subtitles | إن لم ترغبي في أن أطردك و نحن على ارتفاع 600،0 قدم فيجب أن أن تقزي في خلال 3 ثوان. |
| Eğer ayrılmak istemiyorsan neden birlikte yemek yiyoruz ki? | Open Subtitles | إذا لم ترغبي بتركها فلماذا نتناول هذا الغداء؟ |
| Asla bir müzede ya da bir müzayede salonunda çalışmak istemedin. | Open Subtitles | إنكِ لم ترغبي بالعمل في المتحف أو في بيت التثمين |
| Oğlunu almak için işten ayrılmak istemedin. | Open Subtitles | لم ترغبي في ترك عملكِ من أجل أن تقلّي طفلكِ |
| Bak, benimle beraber olmak istemedin, yani açıkçası kötü bir erkek zevkin var. | Open Subtitles | انظري لم ترغبي بأن تكوني معي .. اذا .. انتي عندك ذوق راقي في الرجال |
| İstediğin gibi kaçabilirsin, ama benim hayatımın bir parçası olmak istemezsin. | Open Subtitles | يمكنك الهرب قدرما تشائين، ولكنك لن ترغبي بأن تكوني جزءاً من حياتي |
| Sadece... şu mutlu mesut çift muhabbeti duymak istemezsin. | Open Subtitles | لن ترغبي بسماع كل هذا ترهات الأزواج ومشاكلهم |
| Eğer bunu istemezsen, göstermeyiz... ve sen fırsatı kaçırırsın. | Open Subtitles | إذا لم ترغبي بذلك فلن نعرض هذه اللقطات و ستفوتك الفرصه |
| Tersini söylememi istiyorsun ama elimde değil, evliliği seviyorum. | Open Subtitles | أعرف أنّك لم ترغبي في سماع هذا، لكن ما بيدي حيلة. أحبّ الزاوج. |
| Biliyordun! Bu nedenle gitmek istemiyordun. | Open Subtitles | كنت تعرفين أن هذا سيحدث ولهذا لم ترغبي في الرحيل |
| Vay! Arabada yapmak istemiyorsun sanıyordum. | Open Subtitles | إعتقدت أنـك لم ترغبي في فعلهـا بالسيـارة |
| Seni buraya ilk getirdiğimde, adımını bile atmak istememiştin. | Open Subtitles | عندما أحضرتكِ هنا لأول مرة ، لم ترغبي بالدخول إلى هذه الغرفة |
| Her zaman istediğin gibi. Bak ne kadar güzelsin. | Open Subtitles | هل هذا ما كنتي ترغبي به دائمآ انظري كم انتي جميلة |
| - Sorunun da budur belki. Hiç sinirlenmek istemiyor musun? | Open Subtitles | ربما تلك هي مشكلتك ألم ترغبي قط أن تكوني غاضبة؟ |
| Çünkü senin beni istemediğini düşündüğüm için onunla takıldım ben. | Open Subtitles | أنا فقط ارتبطت بها لأنني ظننت أنك لم ترغبي بي |
| - Tatlım, bunu görmek istersin dedim. | Open Subtitles | مرحبا, عزيزتى ظننت انك ربما ترغبي برؤية شىء ما |
| Yani ben bu şekil bir şey yapsam sen bunu dinlemek istemezdin, değil mi? | Open Subtitles | أعني , إذا كنت أقوم بأي شئ مثل ذلك أنت لن ترغبي بالسماع عنه , أليس كذلك ؟ |
| Aslına bakarsan, çocuğun gözlerini kapamak isteyebilirsin, çünkü bu çirkinleşebilir. | Open Subtitles | قد ترغبي بتغطية عيون الطفل لأن هذا يمكن أن يصبح قبيحاً |
| Sadece ağlamadan oradan çıkmam gerekiyordu, çünkü kimse işyerinde kendini kaybeden kadın olmak istemez. | Open Subtitles | وجب علي الخروج من هناك بلا بكاء لأنك لا ترغبي بأن تكوني المرأة التي فقدت السيطرة في العمل |