| Böcekler kulak içi gibi yerlere konsantre olmuşlar, buralardaki deriyi delip, yemeklerini emebiliyorlar. | Open Subtitles | تركز الحشرات على مناطق مثل داخل الأذن حيث يمكنهم ثقب الجلد وامتصاص وجبتهم |
| bir hatırlatma,patronumlar sadece konsantre olduğunuzda korurlar sadece konsantre olduğunuzda Luna. | Open Subtitles | فقط تذكر انها تستطيع مساعدتك طالما انت تركز ابقى مركزة لينا |
| Cidden, senin bir sonraki çok satan romanın için odaklanman lazım. | Open Subtitles | ينبغي عليك جدياً أن تركز على مركزك التالي في أفضل المبيعات |
| Marty,odaklanmanı istiyorum.Odaklanabilir misin? | Open Subtitles | مارتي ، اريدك ان تركز هل يمكنك ان تركز ؟ |
| Stansfield, neden sadece dikkatini yola vermiyorsun ve ben de şu görüşmeyi yapayım. | Open Subtitles | ستانسفيلد لماذا لا تركز فى القياده فقط وأتركني أنسجم فى إجراء إتصالي إنتظر |
| odaklan. O seni direk Sit ve Kurabiye Diyarı'na götürecektir. | Open Subtitles | عليك أن تركز وهو سيأخذنا لأرض الفطائر واللبن بسرعة |
| Dünyadaki seçilmiş üniversiteler ve şirketler grubu gerçek rastgele numara üreteçleri yapmaya odaklanmış durumdadır. | TED | تركز مجموعة مختارة من الجامعات والشركات حول العالم على بناء مولدات أرقام عشوائية حقيقية. |
| Bu yüzden de internet platformlarında onların mürit bulma materyallerini silmeye odaklanmak yeterli değil. | TED | ولهذا السبب فإنه ليس كافيًا أن تركز منصات الإنترنت على إزالة المواد المستخدمة. |
| Hadi balkona geçelim, temiz hava alırız, böylece konsantre olursun. | Open Subtitles | دعنا نخرج إلى الشرفة، لنستنشق بعض الهواء المنعش حتى تركز |
| Hepsinin renginin değiştiğinizi bilmenize rağmen farketmeniz zor. Hepsindeki değişimi yakalamak için gerçekten konsantre olmak zorundasınız. | TED | حتى عندما تعرف أن اللون سيتغير صعب ملاحظة ذلك . في الواقع يجب أن تركز لتعرف ما التغييرات التي حصلت |
| Tamam. Bu rengin adına iyi konsantre olmanı istiyorum. | Open Subtitles | حسنا , اريدك ان تركز بشدة على اسم هذا اللون , موافق ؟ |
| Burası yöneticinize hasada konsantre olmasını söylediğim yer. | Open Subtitles | هذا ما خبرتك ان تفعله ان تركز فى الحصد اليوم |
| konsantre olmalısın yoksa birisi seni soyabilir. | Open Subtitles | يجب أن تركز وإلا فإن شخص ما يمكنه أن يسرقك وأنت لا تدري |
| Gitmene izin verdim, çünkü iyi bir şeyler yapmaya odaklanman gerekliydi. | Open Subtitles | تركتك تذهب لأنك إحتجت على أن تركز على شيء جيد |
| İkimiz de bir süre okuluna odaklanman gerektiğine karar verdik. | Open Subtitles | لقد قررنا أنه يجب أن تركز في المدرسة لفترة |
| Sana, o korkunç gün ile alakalı en ufak ayrıntıyı bile hatırlamaya odaklanmanı tavsiye ederim. | Open Subtitles | أقترح بأن تركز على كل التفاصيل الدقيقة في ذلك اليوم الشنيع |
| Kenneth, biliyorum bunun bir öğrenme eğrisi var ama odaklanmanı istiyorum. | Open Subtitles | كينيث, اعرف ان هنالك مشاكل, لكن أريدك ان تركز |
| Bir an için dikkatini toplayıp ona dair küçük bir şey düşünmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك ان تركز للحظة و تفكر في شيء واحد صغير فيها, أي شيء |
| Sadece derslerine odaklan, diplomanı al. | Open Subtitles | لكن كل الذي عليك فعله أن تركز في دراستك وأن تتفوق |
| Bu kişilerin hepsini oyun konusuna odaklanmış bir grup hâline getireceksiniz. Böyle yapınca bu işi ciddiye almamak epey zor oluyor. | TED | و يمكن جعل مجموعة منهم تركز على اللعب, و هو أمر صعب أن لا يؤخذ اللعب على محمل الجد. |
| Maalesef, bekleneceği üzere yoksulluğun azaltılmasına odaklanmak yerine stratejiler fakirleri ortadan kaldırmaya odaklanmakta. | TED | لسوء الحظ، بدلا من التركيز على استئصال الفقر كما تتوقعون، تركز استراتيجية الاختيار على القضاء على الفقراء. |
| Evet, seni memnun edecek bir şeye odaklanmalısın. Hiçbir şey yapmadan duramazsın. | Open Subtitles | صحيح , يجب أن تركز على شيءٍ ما لا تبقى بدون عمل |
| Ümitsizce başka bir şeye, herhangi bir şeye odaklanmaya çalıştım. | Open Subtitles | حاول أن تركز بشدّة على شيء آخر، أيّ شيء آخر |
| Ailemi rahatsız etmeye devam etmek yerine neden yasal suçlulara odaklanmıyorsun? | Open Subtitles | لما لا تركز على المشتبه الشرعي؟ بدلاً من استمرارك لمضايقة عائلتي |
| Bir hastalığınız varsa, ona odaklanıp insanlara bundan bahsediyorsanız, daha fazla hasta hücre üretirsiniz! | Open Subtitles | إن كان لديك مرض وكنت تركز أفكارك عليه وتتكلم للناس عنه فستصنع المزيد من الخلايا المريضة |
| Yoksa günlük yaşamınıza odaklanır ve depremlerin her 8 günde bir devam etmesine izin mi verirsiniz? | TED | أو تركز على حياتك اليومية وتدع الزلزال الذي يتكرر كل ثمانية أيام يستمر في الحدوث؟ |
| Olabileceğinin en iyi olmaya odaklansan ya? | Open Subtitles | لماذا لا تركز حتى تصبح الأفضل أفضل ما يمكن أن تكونه |
| Bunlar yakın nesnelerin odaklanması için ayarlanmış, sadece bir odak gücüne sahip merceklere sahiptir. | TED | إنها تملك عدسات بقوة مركزية وحيدة يتم ضبطها بحيث تركز على الأشياء القريبة. |
| Demek istediğim şu ki; onun okuluna, geleceğine, kendisine odaklanmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريدها أن تركز على نفسها ، و على مستقبلها في المدرسة ، و ربما بعدها في الجامعة |