| Onu öylece bırakamayız. Biz de onunla gitmeliyiz. | Open Subtitles | لا يسعنا تركهُ يغادر بمفردهِ يجدر بنا الذهاب معهُ. |
| Onu bırakamayız. Okul insanlarla dolu. | Open Subtitles | لايمكننا تركهُ المدرسة مليئة بالناس |
| Böylece bırakamayız. | Open Subtitles | ولايمكننا تركهُ هنا |
| Arabasında bırakmış, bize vermek istediğinden de pek emin değilim. | Open Subtitles | تركهُ في سيارته، ولستُ متأكداً بعد إن كانَ يقصد بأن نأخذه. |
| Yani katil onu ölsün diye bırakmış ama o hayatta kalmışsa? | Open Subtitles | أعني أن القاتل قد تركهُ ليموت ولكن ماذا إن تمكن من النجاة |
| Ona babası bırakmış. | Open Subtitles | أعني، والده تركهُ له. |
| Onu bu halde bırakamayız. | Open Subtitles | نحن لانستطيع تركهُ هكذا - |
| biri geride çocuğunu bırakmış. | Open Subtitles | طفلٌ تمَ تركهُ |