| Aptal, küçük fahişe seninle birlikte yaşamak istiyor, seninle kalsın. | Open Subtitles | العاهرة الحمقاء الصغيرة تريد العيش معك.. دعها ترحل.. |
| Bu şekilde yaşamak istiyor musunuz? Üzgünüm ama bir kez daha sormak zorundayım. | Open Subtitles | تريد العيش هكذا؟ آسفة، لكن علي أن أسأل مجددا. |
| Özgürlerin memleketinde, yiğitlerin evinde mi yaşamak istiyorsun? | Open Subtitles | أنت تريد العيش في أرض الأحرار وموطن الشجعان |
| Ne demek benimle yaşamak istiyorsun? | Open Subtitles | ماذا تعني بأنك تريد العيش معي؟ |
| Ama önce benimle yaşamak istediğini söyleyip, sonra lafını geri alma. | Open Subtitles | لكن لا تخبرني أنّك تريد العيش معي، ثم تتراجع في قرارك. |
| Dostum, brokoli çorbası gibi kokan... - ...bir yerde yaşamak ister misin? | Open Subtitles | يا صاحبي، هل تريد العيش بمنزل رائحته كحساء القرنبيط؟ |
| Bir kız ile yaşamak istiyorsan başkasını bul beni değil. | Open Subtitles | إن كنت تريد العيش مع فتاة فابحث عن شخص آخر ليس أنا |
| Bu şekilde yaşamak istemiyorsun. Hayatına devam ediyorsun. Doğru şeyi yaptığını söylemek için buradayım bu yüzden aynen devam et. | Open Subtitles | لا تريد العيش بتلك الطريقة ، عليك المضي قدماً أنا هنا لأخبرك ، أنت تفعل الصواب ، حافظ عليه فحسب |
| Hayır, onun güçlü bir kalbi var. yaşamak istiyor. | Open Subtitles | لا لديها قلب قوى , انها تريد العيش |
| Birinci soru Ted, "Robin ile beraber yaşamak istiyor musun?" | Open Subtitles | تيد، هل تريد العيش مع روبن؟ مم. نعم. |
| Bu şekilde yaşamak istiyor musunuz? - Ne dediniz? | Open Subtitles | {\cH2BCCDF\3cH451C00}تريد العيش هكذا؟ انتظري، ماذا؟ |
| Bu şekilde yaşamak istiyor musunuz? Tanrım, olamaz! | Open Subtitles | {\cH2BCCDF\3cH451C00}تريد العيش هكذا؟ يا إلهي! |
| Daha iyi bir şekilde mi yaşamak istiyorsun? | Open Subtitles | تريد العيش بشكل أفضل؟ |
| Neden bunların içinde yaşamak istiyorsun? | Open Subtitles | -حقاً ؟ لماذا تريد العيش في وسط هذا ؟ |
| Ah peki, neden benimle birlikte yaşamak istiyorsun? | Open Subtitles | لماذا تريد العيش معى؟ |
| - Hindistan'da mı yaşamak istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريد العيش في الهند؟ |
| Bazen hep Oz'da yaşamak istediğini düşünüyorum." | Open Subtitles | اعتقد احيانا بانها تريد العيش في اريزونا للأبد |
| Ona tek başına yaşamak istediğini söyleyecek kadar erkek olmak zorundasın. | Open Subtitles | يجب أنْ تكون رجلاً كفاية لإخبارها أنّك تريد العيش وحدك |
| Belki arkadaşlarıyla karavan parkında yaşamak ister. | Open Subtitles | تريد العيش بداخل واحدة من هذه المقطورات |
| yaşamak istiyorsan, kaçsan iyi olur. | Open Subtitles | لو انك تريد العيش فمن الأفضل أن تهرب الان |
| Artık böyle yaşamak istemiyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت لا تريد العيش بعد الآن على أي حال، صحّ؟ |
| Sen evde yaşamak istemediğini söyledin. | Open Subtitles | انت قلت بأنك لا تريد العيش في البيت |
| Bir adam gibi mi yaşamak istersin, yoksa bir sokak köpeği gibi mi? | Open Subtitles | هل تريد العيش كالكلب الفقير أم العيش كرّجل ؟ |