| Sizi seven insanlara yardım etmeden önce kendinizinkini takın. | Open Subtitles | قبل ان تساعد الناس الذين يحبوك ضعه على وجهك |
| Sadece insanlara yardım ediyordu kendisinde yardım istendiği zaman ediyordu. | Open Subtitles | وإنما تساعد الناس ببساطة، عندما تُطلب منها المساعدة، لطالما ساعدت الناس. |
| Listenin insanlara yardım etmesi gerekirdi, işleri batırması değil. | Open Subtitles | قائمة من المفترض أن تساعد الناس , ليس كل شيء حتى برغي |
| Çocuklar, müdahele toplantıları insanlara yardım etmek içindir onlar hakkında her sevmediğiniz küçük şeye saldırmanız için değil. | Open Subtitles | شباب، هذه التدخلات من المفترض أن تساعد الناس وليس من أجل مهاجمتهم عن كل شيء صغير لا تحبونه فيهم |
| -Bazen, hayatlarındaki anlamı bulmalarında, insanlara yardımı oluyor.-Julie hayatının anlamsız olduğundan yakınıyordu. | Open Subtitles | أحيانا تساعد الناس لإيجاد معاني لحياتهم. جولي كانت دائما تشتكي بأن حياتها باطله. |
| İşin insanlara yardım etmek! | Open Subtitles | يفترض أن تساعد الناس و ابني بحاجة للمساعدة |
| Üzgünüm, ama annen bu gece insanlara yardım etmek zorunda. | Open Subtitles | آسف، لكن أمي يجب أن تساعد الناس اللّيلة. |
| Üzgünüm, ama annen bu gece insanlara yardım etmek zorunda. | Open Subtitles | آسف، لكن أمي يجب أن تساعد الناس اللّيلة. |
| Temyiz mahkemelerindeki evrak işlerinde insanlara yardım ederdi. | Open Subtitles | كانت تساعدهم فى الخطابات تساعد الناس فى مشاكلهم |
| İnsanlara yardım ediyorsun ve mutlu oluyorsun. | Open Subtitles | الا تحب ان تشعر انك تساعد الناس اليس كذلك؟ |
| Bu da insanlara yardım etmek. Bana ettin. | Open Subtitles | و تلك الموهبة تساعد الناس لقد فعلتها من أجلي |
| Doğru, yapacağımız şu eskiden yaptığımızı yapacağız, insanlara yardım edeceğiz. | Open Subtitles | صحيح, لذلك ما سنقوم به ,هو القيام بكل ما كنا نعمله في الماضي .وهي القيام بمهمات تساعد الناس |
| Kendi gibi acı çekmesinler diye insanlara yardım etmeyi istemişti. | Open Subtitles | لقد أرادت أن تساعد الناس حتى لا يعانوا مثل ما عانت |
| Hepiniz İblis Kovucu olup insanlara yardım etmek için çok çalışıyorsunuz... | Open Subtitles | أنت تعمل بجدٍ لكي تصبح معوذاً حتى تساعد الناس ، صحيح ؟ |
| İnsanlara yardım etmek istiyorsan bunu bedava da yaparsın. | Open Subtitles | لكن أذا أردت أن تساعد الناس فحسب يمكنك أن تقوم بذلك مجاناً |
| En azından bizim iş tıbbi, insanlara yardım ediyor. | Open Subtitles | على الأقل فارما هي شركة طبية تساعد الناس |
| Şimdi olayları durdurmak ve insanlara yardım etmeye gidiyoruz. | Open Subtitles | إذا لم تتوقف الآن، سوف تساعد الناس الذين يعارضونك |
| Sırf iyiliğinden mi insanlara yardım eder oldun? O sırada ölecek olsan bile? | Open Subtitles | أنت تساعد الناس بطيبة قلبك حتى لو كنت لتموت من أجلهم |
| Eh, istediğimiz kadar hızlı değil, ama bazen biz insanlara yardım edeceğini düşündüyümüz şeyleri deneriz ve bizim istediğimiz şekilde çalışmaz, ama yine de biz olmasını istediğimiz şeye en azından bir adım daha yaklaşırız. | Open Subtitles | حسنا، ليست سريعا كما كنا نرغب في بعض الأحيان عندما نجرب بعض الأمور التي نعتقد أنها سوف تساعد الناس |
| İnsanlara yardımı dokunacak şeyleri, aslında tehlikeliymiş gibi göstermekte çok başarılı bir ülkemiz var. | Open Subtitles | لدينا أمّة حيث اﻷشياء التي عليها أن تساعد الناس يتم تقديمها على أنّها خطر حقيقي. |
| İrtibat kurmakta zorluk çektiklerinde kendi tecrübelerini paylaşmalarında insanlara yardımcı olan teknoloji. | TED | التكنولوجيا التي تساعد الناس على مشاركة تجاربهم عندما يكون عندهم صعوبة في التواصل. |