| Aynaya baktığımda saçlarım filan daha yumuşak olsaydı, çünkü o Bunu hak ediyor. | Open Subtitles | ربما أستطيع الحصول على .. شعر أنعم، لأنها تستحق ذلك |
| Garsona iyi bir bahşiş bırakın. Bunu hak ediyor. | Open Subtitles | واترك للنادلة اكرامية جيده لانها تستحق ذلك |
| Müzik Bunu hak ediyordu. | Open Subtitles | الموسيقى تستحق ذلك ترجمة: ريهام ميتال يرجى الحفاظ على حقوق المترجم |
| Bazen öğle arasında depoyu doldurmam gerekiyor ama buna değer. | Open Subtitles | لدي مشاكل في الوقود تستهلك مصروف غدائي, لكنها تستحق ذلك |
| Çocuklarımızı bizim gibi sevecek kadar aptalsa, Bunu hak ediyor. | Open Subtitles | لـو أنها غبية بما يكفي لتـحب أولادنـا بقدر مانحبهم نحن إنـها تستحق ذلك |
| Kardeşin Bunu hak ediyor. - Sen de ediyorsun. | Open Subtitles | . أختك تستحق ذلك , كذلك أنتى . نحن لدينا والد |
| Bunu hak ediyorsun.İstediğin her şeyi elde etmeyi hak ediyorsun | Open Subtitles | جيد ، أنت تستحق ذلك أنت تستحق أن تحصل على أى شئ تريده |
| Fakat umarım bir gün iyi bir karın olur, çünkü sen Bunu hak ediyorsun. | Open Subtitles | ولكني أتمنى أن تحصل على زوجةصالحهيوماما، لأنك تستحق ذلك. |
| Tek gecelik bir ilişkiydi. O Bunu hak etmedi bile. | Open Subtitles | كانت علاقة ذو ليلة واحدة، إنّها لا تستحق ذلك. |
| Bunu hak ettiğini düşündüğünü biliyorum ama etmiyorsun. | Open Subtitles | اعلم انك تظن انك تستحق ذلك ولكنك لا تستحق |
| Dördüncü seviyeye çıktığında Bunu hak edersin. | Open Subtitles | ,عندما تصل للمستوى الرابع ,و قد أثبت أنك تستحق ذلك |
| Erkeklerle sorunları olurdu, ama Bunu hak etmedi. | Open Subtitles | كان لديها مشاكل مع الرجال ولكنها لا تستحق ذلك |
| Oradaki ben olmalıydım. O Bunu hak etmemişti. | Open Subtitles | كان من المفنرض أن أكون بمكانها لم تستحق ذلك |
| Onun üzerine koymayın . O Bunu hak etmiyor . | Open Subtitles | لا تضع هذا الثقل عليها, إنها لا تستحق ذلك |
| Ama kilisede evlenmek senin için çok önemli ve sen de Bunu hak eden bir kızsın. | Open Subtitles | لكن كنيسة الزفاف تعني لك و انتي فتاة تستحق ذلك |
| Angela sana her ne yapmış olursa olsun, Bunu hak etmiyordu Tate. | Open Subtitles | اياً ما فعلتة انجيلا لك , تَيت فهى لا تستحق ذلك |
| Bence Brown'da tıp hazırlığı Bunu hak etti. | Open Subtitles | حسناً ،أعتقد بأن دراسة السنة التحضيرية للطب تستحق ذلك. |
| - Oynayalım artık. - Umarım karı buna değer. Şimdi ne yapacaksın? | Open Subtitles | اتمنى انها تستحق ذلك لقد مارست موريس الجنس معي في غرفه خاصه |
| Kahve randevuları zamanının büyük bir kısmını çalar ama buna değer. | Open Subtitles | اللقاءات لشرب القهوة تأخذ وقتاً كبيراً من وقتك لكنها تستحق ذلك |
| Kibarca reddedip zayıf bir şekilde buna layık olmadığını söylemen geleneğe dahil. | Open Subtitles | و من المعتاد أن ترفض في أدب و تقول بضعف انك لا تستحق ذلك |
| Önemli olan, buna değerdi. | Open Subtitles | لقد كانت تستحق ذلك |
| Lütfen! -Bu kaltak haketti. | Open Subtitles | أرجوكم - هذه الحقيرة تستحق ذلك - |
| Aslında var, çünkü Gina hak etmişti ama çocuk hak etmedi. | Open Subtitles | في الواقع، ليس بسبب أنها تستحق ذلك وانه لم يفعل ذلك. |
| Sırf Hak ettiğin için hayatta kalamazsın. | Open Subtitles | أنت لا تعيش لأنك فقط تستحق ذلك |