| Ne düşündüğünüz çok önemli değil zaten yapabileceğiniz bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً، لا يهم ماذا تظنون لأنه ليس هناك ما تستطيعون فعله. |
| Sizin yapabileceğiniz bir şey vardır diye umuyordum. | Open Subtitles | كنت أأمل أن هناك شيء تستطيعون فعله لمساعدته |
| Bunu engellemek için yapabileceğiniz hiçbir şey yok. | Open Subtitles | ولا يوجد هُناك شئ تستطيعون فعله حيال هذا |
| Bunu, Dani ve senin yalnız yapabileceğinizi düşünmüştüm. | Open Subtitles | لقد اعتقدت بان ذلك شيئا انتي و داني تستطيعون فعله لوحدكم |
| Ülkeniz için ne yapabileceğinizi sorun. | Open Subtitles | بل ما الذي تستطيعون فعله لأجل بلادكم |
| yapabileceğiniz birşeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد أن هناك شيء تستطيعون فعله |
| Lütfen, yapabileceğiniz bir şey olmalı! | Open Subtitles | رجاءً، لا بدّ أن هُناك شيءً تستطيعون فعله! |
| Sizin de benim için yapabileceğiniz bir şey var. | Open Subtitles | هناك شيء يارفاق تستطيعون فعله لي أيضاَ |