| Siz Sadece bir deneyin sonucunun ne olabileceği olasılığını hesaplıyabilirsiniz. | Open Subtitles | أنت تستطيع فقط أن تتوقع إحتمال مؤكد لنتيجة أى تجربه | 
| Kızıl ötesi göz güvenliği yönetmeliğinden ötürü Sadece düşük güç ile kullanılabilir. | TED | الاشعة تحت الحمراء ونسبة الى لوائح سلامة العين تستطيع فقط استخدامها مع طاقة منخفضة | 
| hesaplayabiliyor. Sadece bu değil daha fazlasının yapabiliyor | TED | تستطيع الحوسبة. لا تستطيع فقط الحساب. تستطيع القيام بأكثر من ذلك. | 
| Bu doğru; o Sadece dış görünümünü değiştirebilir. En kolayı ne ise ona inanmaya istekli olanları kandırabilir. | Open Subtitles | ذلك حقيقيُ؛ فهي تستطيع فقط أَنْ تَتنكّرُ و يكون الأمر سهل خاصةً مع أولئك المتلهفين | 
| Neden? Harika bir iş yapıyorsun. Sadece galibiyet ve mağlubiyetlere göre davranamazsın. | Open Subtitles | أنت تقوم بعمل عظيم أَعني، أنت لا تستطيع فقط أن تمر بالإنتصارات والخسائر | 
| Sadece bir dakikalığına beni özleyecekmiş gibi davranamaz mısın? | Open Subtitles | ألا تستطيع فقط أن تتظاهر بأنك سوف تفتقدني لدقيقة واحدة؟ | 
| Ona bunu yapamayacağını söylemek onu Sadece öfkelendirir. | Open Subtitles | أنت تخبرها بأنها لا تستطيع فقط ذلك سيجعلها غاضبة | 
| Sigortada Sadece sahip olduğunuz bir şeyi sigortalayabilirsiniz. | Open Subtitles | فى التأمين تستطيع فقط التأمين على شئ تملكه | 
| Ondan hoşlanmıyorsan Sadece resmi durumlarda onu görsen yeter zamanı geldiğinde de küçük prens ve prensesleri yaparsınız. | Open Subtitles | إذا لم تكن تعجبك ، تستطيع فقط رؤيتها في المناسبات الرسمية وعندما يحين الوقت لعمل أمراء وأميرات | 
| Sen Sadece ağzın kahpelerin diliyle doluyken mi susabiliyorsun? | Open Subtitles | هل تستطيع فقط ان تكون هادئ عندما تضع كامل لسانك في حلق عاهرة؟ | 
| Eğer her ısırık nörotoksin taşımıyorsa böyle olmayacaktır, nörotoksin Sadece kurda karşı bağışıklığı olanlara enjekte edilecek | Open Subtitles | ليس إذا كان مع كل عضة سائل عصبي سائل عصبي تستطيع فقط ذئابنا تحمله | 
| Sadece web sitesine girip GPS ile yerini bulabilirsin. | Open Subtitles | تستطيع فقط تصفح الموقع وابعث عن جهازك باستخدام نظام تحديد المواقع. | 
| İnsanlar frenginin Sadece bulaşan bölgeye cinsel temasla geçtiğini söyler. | Open Subtitles | الناس قاموا بإخباري بأنك تستطيع فقط أن تُصابَ بمرض الزهري في حالة الاتصال الجنسي مع الشخص المُصاب به | 
| Siz Sadece kariyeri berbat edebilirsiniz, düzeltmek değil. | Open Subtitles | انت تستطيع فقط تدمير المسيرات ولا تستطيع ان تصنعها ابداً | 
| Bu kitap şu an ne olduğumu anlatan bir kullanım kılavuzu gibi. Sadece bana güvenseniz olmaz mı? | Open Subtitles | هذا الكتاب أداة توجيه لما أصبحت عليه الأن هل تستطيع فقط أن تثق بي ؟ | 
| Niye Sadece ondan hoşlanmayı deneyemiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تستطيع فقط أن تحاول أن تعجب بها؟ | 
| İyi olduğun herhangi bir şey var mı, yoksa işini Sadece kanıt için birilerini becerirken mi yapabiliyorsun? | Open Subtitles | هل أنت جيد في أي شيء أو تستطيع فقط القيام بعملك عندما تعبث مع شخص من أجل الأدلة ؟ | 
| Parazitler Sadece güzel anılar yaratabiliyor. | Open Subtitles | الطفيليات تستطيع فقط خلق الذكريات الجميلة. | 
| Bakan bir açıdan haklıydı, çünkü teknik ekipman Sadece insanların ne yaptıklarını kaydedebiliyordu. Ama ajanlar ve casuslar, insanların ne yapmayı plandıklarını ve ne düşündüklerini de rapor edebiliyorlardı. | TED | وبطريقة، كان الوزير محقًا، لأن الآلات التقنية تستطيع فقط أن تسجل ما يفعله الناس، بينما يقدر العملاء والجواسيس التبليغ أيضًا عما ينويه الناس وعم يفكرون فيه. | 
| Uçuş mekanizması onarıldı, fakat sıçrama motorları çok risk almadan Sadece yüzde kırk kapasite ile çalışıyor. | Open Subtitles | آليات الطيران أصلحت,لكن محركات الدفع... تستطيع فقط العمل ب40 فى المائة... بدون الكثير من المخاطر. |