| Şansınız varsa, bu tür kanserler yavaşça oluşur ve yayılması yıllar sürer. | Open Subtitles | ولحسن الحظ, إن معظم هذه السرطانات هي بطيئة النمو ويمكن أن تستغرق سنوات لتتطور |
| Bu izni alabilmek normalde yıllar sürer. | Open Subtitles | هذه العملية عادة تستغرق سنوات للحصول على الترخيص |
| - Davalar yıllar sürer. | Open Subtitles | -هذه القضايا تستغرق سنوات |
| Hikâyeniz bir günde değişmeyecek: yıllar sürebilir ve çok zor olabilir. | TED | لا يمكنك أن تغير قصتك في ليلة واحدة؛ قد تستغرق سنوات وقد تتعرض لكثير من الألم. |
| Buluğ çağının yaralarının iyileşmesi yıllar sürebilir. | Open Subtitles | أتعرف أنّ جِراح المُراهقة قد تستغرق سنوات لتلتئم ؟ |
| En iyi elemanlarımı bu işe verdim ama bu bilgi öylesine çeşitli ve fazla ki deşifre etmesi yıllar sürebilir. | Open Subtitles | لقد قمت بتوكيل أفضل الأشخاص لحل ذلك ولكن هذه المعلومات متعددة وكثيرة ربما تستغرق سنوات لحلها |
| Ama bu kadar kanıtı sınıflandırmak ve doğrulamak yıllar sürebilir. | Open Subtitles | ولكن لترتيب هذا الأمر، نحتاج لتوثيقها. انها أدلة دامغة... قد تستغرق سنوات. |