| Büyüyünce pazarlama müdürü de olsa, mekanik de olsa, bu fikirler herkes için faydalı. | TED | وبغض النظر ما إن كان سيكبر ويصبح مدير تسويق أو ميكانيكي أو منظم مجتمع، فهذه الأفكار هي مفيدة للجميع. |
| Birkaç yıl çiftçilere, çok yüksek pazarlama maliyetleri ve sınırlı başarı ile doğrudan sigorta satışını denedik. | TED | حاولنا لبعض السنوات بيع وثائق التأمين للمزارعين مباشرةً بتكاليف تسويق مرتفعة جدًا ونجاح محدود جدًا |
| pazarlama yoktu. Ulusal markalar yoktu. | TED | لم يكن هناك تسويق. لم توجد علامات وطنية. |
| Bunu bir perspektif içine almak için şunu belirtmeliyim, Hiçbir reklam yapmadık ve Facebook'un ilk açılışından daha hızlı büyüdük. | TED | فقط لوضع هذا ضمن زاوية معينة، لم يتم تسويق هذا ولقد نما بسرعة مقارنة بإطلاق الفايسبوك. |
| Enid, Oklahoma'da Westgate alışveriş Merkezinde. | Open Subtitles | دكاننا فى مركز تسويق وستغيت فى إينيد , أوكلاهوما |
| Ya da diğer pazarlama ifadesi ile: Bu ürünü kullanamazsan, öleceksin. | TED | أو أن تستخدم أسلوب تسويق اخر ، إذا لم تستخدم منتجنا فإنك ستموت. |
| Son olarak meşru çok katlı pazarlama firmaları üyelerinden ürün ya da hizmet satma fırsatı için para istememelidir. | TED | وأخيرًا، إن شركات تسويق الأعمال متعدد المستويات القانونية يجب ألا تتطلب من الأعضاء الدفع مقابل فرصة لبيع منتج أو خدمة. |
| Son üç yıldır Sebol Yayıncılık'da pazarlama müdür yardımcısı olarak çalışıyor. | Open Subtitles | عَملتْ السَنَوات الثلاث الأخيرة في نشر Sebol، في بي مِنْ تسويق. |
| Kendini pazarlama konusunda asla iyi olmadın, Christian. | Open Subtitles | أنت ما كُنْتَ أبداً جيد جداً في تسويق نفسك. |
| Sonra NASCAR'da bir pazarlama işi buldum. | Open Subtitles | و من ثم قد حصلت على وظيفة تسويق مع ناسكار |
| Formları First Hand Media adlı bir doğrudan pazarlama şirketine satıyorum. | Open Subtitles | حسنا, انا ابيع الاستمارات لشركة تسويق بشكل مباشر |
| Yoksa tüm bunlar pazarlama saçmalıkları mı? | Open Subtitles | منقّح أم المنقّح أكثر، أم أن كل هذا كلام تسويق فارغ؟ |
| Tele pazarlama, tıbbi satış temsilciliği, ...hamallık ya da beysbol hakemliği. | Open Subtitles | التسويق عن طريق الهاتف تسويق الأدوية حفر القنوات جماعة الجكم الكبرى... |
| Üniversite 2'deyken telefonla pazarlama yaptım. | Open Subtitles | أجل، تسويق عبر الهاتف، في السنة الثانية. |
| pazarlama bölümünde çalışıyorum ama bir gün editör ya da yazar olmak isterim. | Open Subtitles | اعمل في قسم تسويق الاشياء لكني احب ان اكون محرر او كاتب يوما ما |
| Bu, bir organik mama şirketinde pazarlama işi. O dediklerin bizi etkilemez. | Open Subtitles | إنها شركة تسويق لأطعمة حيوانات أظن بأننا سنكون بخير. |
| Yani kadın bir pazarlama yöneticisiymiş, adam da göçmen bir işçi. | Open Subtitles | إذا كانت مديرة تسويق وهو كان عامل مهاجر؟ |
| Yemeklerin bir tarzı var ama sadece reklam amaçlı. | Open Subtitles | حسنا.. عندهم من يهتم بشكل الطعام لكن هذا تسويق جيد وحسب |
| Martin, George ve Eve buraya büyük bir alışveriş merkezi yapılması için satacaklarmış. | Open Subtitles | ذلك آن مارتين , جورج و آيف رحمهم الله كانو يتكلمون على مايبدو بإنهم يريدون بناء مركز تسويق كبير , طبعاً قريبيتي سيسي لن تكون سعيده ابداً بذلك |
| Ve sakın çalışmalarım için bir piyasa olmadığını söyleme bana! | Open Subtitles | و لا تقول لي بان لا هناك تسويق لاعمالي |
| Yani akşam yemeğine çıkıp onlara kurum içi üst düzey bir pazarlamacı tutmalarını tavsiye etmeni istiyorum. | Open Subtitles | لذا أريدك أن تذهب للعشاء وتوصي بأن يعيّنوا مدير تسويق من الداخل. وأنا الرجل الذي سيعثر عليه. |
| Çok maddiyatçı görünebilir, Ekselansları ama yeni papa ürünleri piyasaya sürülmeden geçen her gün Vatikan hazinesi ne kadar kaybediyor biliyor musunuz? | Open Subtitles | الخطر الذي يبدو ماديًّا أيضًا هل تعرف كم تفقد خزائن الفاتيكان عن كل يوم يمر دون أي تسويق بابوي جديد في السوق؟ |
| Kendini pazarlamayı iyi bilir. | Open Subtitles | هو لديه خطة تسويق جيدة |
| Yeni ürünlerin pazarlamasına hemen başlamanızı istiyoruz. Sorun değil. | Open Subtitles | نحتاج منك تسويق خط الإنتاج الجديد |