| Onu cesaretlendirme. Bize yardım ederek kanun kaçağı oldu. | Open Subtitles | لا تشجعه , بمساعدتنا الصبي جعل نفسه خارجاً عن القانون أيضا |
| Onu silahlarla oynatarak cesaretlendirme. | Open Subtitles | لا تشجعه على اللعب بالمسدسات |
| Müdürün Bulldog'a gizlice teşvik verdiği ortaya çıktı. | Open Subtitles | تبين أن المديرة هي من تشجعه على سخافاته |
| Mutluluğu kucaklamak, ıstırabın ısrarından daha fazla cesaret gerektiriyor. | Open Subtitles | ولكنه قد يحصل على لمسة من السعادة تشجعه على مزيدا من المثابرة على المعاناة |
| Lütfen gaza getirmeyin şunu. | Open Subtitles | أرجوك، لا تشجعه. لماذا؟ |
| Ya da senin adına yapılmasına izin verdiğini. Bunu destekliyorsun. | Open Subtitles | أو تجعل أحداً يفعل ذلك لأجلك تشجعه |
| Onu cesaretlendirme. Senin neyin var böyle? | Open Subtitles | لا تشجعه ما خطبك؟ |
| Onu cesaretlendirme. | Open Subtitles | لا تشجعه |
| Onu cesaretlendirme. | Open Subtitles | لا تشجعه |
| - Onu cesaretlendirme. | Open Subtitles | لا تشجعه |
| cesaretlendirme onu. | Open Subtitles | لا تشجعه. |
| Onu cesaretlendirme! | Open Subtitles | ! لا تشجعه |
| Onu bu hazine avı işine teşvik etmemeni söylemiştim. | Open Subtitles | الآن، أظن إنى قلت لك لا تشجعه لكل تلك الاشياء بخصوص البحث عن الكنز . |
| Onu teşvik etme, durumu iyi. | Open Subtitles | لا تشجعه أنه بخير |
| Ne sikime onu gelmeye teşvik ediyorsun ki? | Open Subtitles | لماذا تشجعه بحق السماء؟ |
| Başlangıç olarak ortalıkta yüksek miktarda nakit para bulunduran ve eğer biri bu parayı elinden alırsa polisleri aramaya cesaret edemeyecek sırlarını bildiğin buralı kötü bir adamın adresi. | Open Subtitles | كبداية عنوان شخص لئيم محلي معروف بكمية مال كبيرة مكروحة ومعروف أكثر بأسرار لا تشجعه على الاتصال بالشرطة |
| Bu bulandırıcı. cesaret verme. | Open Subtitles | إنها مقرفة، لا تشجعه |
| Sen de ona cesaret veriyorsun. | Open Subtitles | وأنت تشجعه |
| gaza getirme şunu, Dwight. | Open Subtitles | " لا تشجعه , " دوايت |
| - Frank, onu gaza getirme! | Open Subtitles | -فرانك)، لا تشجعه) |