| Kapağı çıkartıyorsun ve bu huniyi koyuyorsun. | Open Subtitles | تزيل هذا الغطاء، ثم تضع هذا القُمع بالداخل. |
| Bu, aceleyle bütün yumurtaları tek sepete koymak gibi görünüyor ihtiyar. | Open Subtitles | يبدو الأمر متهورا ان تضع البيض كله فى سلة واحدة |
| Onu bir plastik torbaya koy yanına da ekstra transistor koymalısın. | Open Subtitles | ضعها فى احدى أكياس البلاستيك فى المكان الذى تضع الترنزستورات الإضافية |
| Hiçbir zaman mağara ağzına dikkatleri üzerimize çekecek birşey koyma. | Open Subtitles | لا تضع أبداً شيئا قرب فم المغارة لتجذب الإنتباه إلينا |
| Birinin evine gittiğinde bir saygı göstergesi olarak, ayakkabılarını buzdolaplarına koyarsın. | Open Subtitles | عندما تذهب الى بيت احدهم تضع حذائك في ثلاجتهم كعلامة احترام |
| Kathryn: Yola bak -- (Bip) Hala o kahrolası göz bağını takıyorsun. | TED | كاترين :انظر إلى الطريق لا زلت تضع عصابة العينين هذه |
| Haysiyetli bir ajans lobisine sahte bitkiler koyar mı hiç? . | Open Subtitles | الوكالة التي لديها احترام للذات لا تضع زرع زائف في المدخل |
| Çünkü bir kere trilyonlarca atomu topladığınızda, o kuantum tuhaflığı birden dağılır. | TED | لأنه بمجرد أن تضع تريليونات الذرات معاً، فإن دهشة الكم تتلاشى تماماً. |
| Yoğuruyorsun, havaya fırlatıyorsun sonra sosunu koyuyorsun, üstüne peynir serpiştiriyorsun. | Open Subtitles | تعجنه، تقذفه في الهواء. ثم تضع صلصتك وترشّ جبنك. |
| Sen bu sözlerinle tüm işime ve Geleceğime engeller koyuyorsun | Open Subtitles | انت تضع عوائق في عملي و مستقبلي بكلامك هذا |
| Tek yapman gereken ortalari ortalarin... buyukleri buyuklerin arasina koymak anladin mi? | Open Subtitles | كل ما عليك فعله هو أن تضع الوسط مع الوسط والكبير مع الكبير .. واضح ؟ |
| Bu da demek ki içine pil koymak zorunda. | Open Subtitles | مما يعني أنه كان عليها أن تضع بطاريات بداخله |
| Sevgini bir şişeye koy ve hergün ondan bir yudum içeceğine söz ver. | Open Subtitles | يجب ان تضع حبك فى زجاجة وتعد نفسك ان تشرب منها كل يوم |
| Elini ellerimizin üzerine koy, şans için. | Open Subtitles | هل تريد أن تضع يداً علي أيدينا من أجل الحظ؟ |
| Bu genel bir problem. Kart anahtarını telefonunla asla aynı yere koyma. | Open Subtitles | إنها مشكلة شائعة , أبدا ً لا تضع بـطـاقـة الـدخـول مـع هـاتـفـك |
| Çocuklara kurallar koyarsın ve onlara itaat edeceklerine emin olursun. | Open Subtitles | مع الأطفال, تضع القواعد ثم عليك التأكد من أن يطيعونها |
| Hala bu salak şeylerimi takıyorsun? Burada pek hoş olmuyor. | Open Subtitles | ألا تزال تضع السدادات, لا ضوضاء بالمكان. |
| 2000 yaşında olması bu kemiği, kesin olarak Tunç Devrine koyar. | Open Subtitles | حوالي 2.000 عام تضع هذه العظمة بشكل يقين في العصر البرونزي |
| Mesela, ben Lauran'ın bilgisayarının ekran koruyucusunu Mitt Romney'nin resmi ile değiştirirdim ya da o arabamın arkasına Obama kampanya magneti koyardı. | TED | على سبيل المثال، أن أغيّر شاشة كمبيوتر لورين لصورة ميت رومني، أو أن تضع هي صورة مغناطيسية لحملة أوباما على ظهر سيارتي. |
| Ellerini başının üstüne koymanı söyleyecekler. Dediklerini yap. | Open Subtitles | سيخبرونك ان تضع يديك على رأسك أفعل ما سيقولونه لك |
| Böyle ayinlerde kutunun içine kendi resmini koyman gerekir, değil mi? | Open Subtitles | طقوسكهذه، يجب أن تضع صورتك في هذا الخليط ، صحيح؟ |
| Bir fotoğraf makinesi koyun, başınızın fotoğrafını her açıdan çeksin. | TED | يمكن أن تضع كاميرا مثلاً وتحصل على صور لرأسك من جميع الزوايا |
| o yüzden kolonya sürdün değil mi? | Open Subtitles | هذا هو السبب الذي يجعلك تضع العطر, أليس كذلك؟ |
| Bir yerlerini yaralamadan önce neden silahını bir yerlere koymuyorsun? | Open Subtitles | لذا لماذا لا تضع المسدس جانباً قبل أن تصاب بأذى |