| Hayır, Cadılar Bayramı'yla ilgili kötü düşündüğün her şey aslında onu harika yapan şeyler. | Open Subtitles | لا ,جميع الاشياء التي تظنينها سيئه عن الهالوين هي ماتجعله رائع |
| Görüyordum. Ama düşündüğün şekilde değil. | Open Subtitles | حسنا , كنت احلم بها ولكن ليس بالطريقة التي تظنينها |
| Senin düşündüğün biçimde değil. | Open Subtitles | لكن ليست بالطريقه التي تظنينها |
| Ama belki baban sandığın kadar harika değildir. | Open Subtitles | لكن ربما والدك لا يكون بالمثالية التي تظنينها |
| - O kadın sandığın gibi biri değil. | Open Subtitles | ؟ . إنها ليس المرأة التي تظنينها |
| - Bu sandığın kadar kolay değil. | Open Subtitles | -الأمر ليس بالسهولة التي تظنينها. |
| düşündüğün kadar basit değil. | Open Subtitles | إنه ليس بالبساطة التي تظنينها. |
| Ve bence sen düşündüğün gibi biri değilsin. | Open Subtitles | اعتقد انك لستِ الفتاة التي تظنينها انتِ |
| Ancak senin düşündüğün nedenden dolayı değil. | Open Subtitles | لكن ليس للاسباب التي تظنينها |
| - Senin düşündüğün manada değil. | Open Subtitles | ليس بالطريقة التي تظنينها |
| Hayatını değiştireceği sözünü verdiğini biliyorum ama o sandığın gibi arkadaş değil, Bette. | Open Subtitles | لكنها ليست الصديقة التي تظنينها يا (بيت). |
| Belki de senin sandığın kişi değildir. | Open Subtitles | ربما ليس من تظنينها تكون |
| Nicole? sandığın kadar kırılgan değilim. | Open Subtitles | -نيكول)، لست بالهشاشة التي تظنينها) |