| Kitapta büyü yok. Sadece büyü tarihi, kısa hikayeler, öyle şeyler var. | Open Subtitles | في الحقيقة ليس بداخله تعاويذ فقط تاريخ وحكايات، أشياء من هذا القبيل |
| Tabii, bu can kendi hattı ve gelecekten bir büyü küçük bir kan. | Open Subtitles | بالطبع يمكنه ، مع القليل من الدماء من خطوطهم و تعاويذ من المستقبل |
| Daha önce hiç geri tepen bir büyü yapmamıştık, üçün gücü yapmamıştı. | Open Subtitles | لقد فشلنا في عدة تعاويذ مُسبقاً، لكن ليس بوجود القوة الثلاثية |
| Eğer bu kitapta iblisleri yok etmeye yarayan büyüler varsa, ...sinir bozucu bir virüsü yok etmeye yarayan bir tane de vardır. | Open Subtitles | إن كان هناك تعاويذ لقهر الشياطين، فلابد أن تكون هنالك تعويذة لقهر الحشرة القذرة أيضاً |
| Winifred'in en tehlikeli büyüleri yazılı onda. Onu asla ele geçirmemeli. | Open Subtitles | أنه يحتوى على أخطر تعاويذ وينفرد يجب ألا تحصل هى عليه |
| İyileştirme büyüsü deneyenlerin başlarına gelenleri duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت قصصاً عن بعض الناس الذين أجروا تعاويذ للشفاء |
| İyiye gidiyorum. 32 gündür büyü yok. | Open Subtitles | أنا أحسن التصرف , لا تعاويذ منذ 32 يوماً |
| İyiye gidiyorum. 32 gündür büyü yok. | Open Subtitles | أنا علي أحسن حال , لا تعاويذ منذ 32 يوماً |
| Cadılar onların kemikleriyle büyü yapar toprağı çoraklaştırırlar. | Open Subtitles | تستعمل الساحرات عظامهم لعمل تعاويذ السحر واللعنات وتبوير الأرض |
| Cadılar onların kemikleriyle büyü yapar toprağı çoraklaştırırlar. | Open Subtitles | والجرو المتشرد الذي يتجول في ساحتها تستعمل الساحرات عظامهم لعمل تعاويذ السحر واللعنات |
| büyü falan yapıyorlar. Avlanmaktan falan çok daha havalı. | Open Subtitles | يقومان بعمل تعاويذ وأشياء من هذا القبيل وهذا يعد أكثر جمالاً من القتل |
| Bunlar gençlik döneminde büyü l kız kullanılan içerir. | Open Subtitles | هذا يحتوي على تعاويذ إستخدمنها على الفتيات عندما كانوا أصغر |
| Koruma büyü, biz bunları kullanmayın yüzden geri teper. | Open Subtitles | تعاويذ الحماية ترتد علينا لهذا لا نستخدمها |
| Hiçbir büyü ölüleri uyandıramaz, Harry. Eminim bunu biliyorsundur. | Open Subtitles | أنت تعرف أنه لا توجد تعاويذ تعيد الحياه للموتى يا هارى |
| Bu sınıfta gereksiz yere asa sallama ve aptal büyüler istemiyorum. | Open Subtitles | لا يوجد تلويح غبي بالعصا السحرية أو تعاويذ سخيفة في هذا المقرر |
| Cinler, cadılar, büyüler, girin hepiniz içeri! | Open Subtitles | أشباح, غيلان, تعاويذ سحرية , كل هذا داخل كل عقل واحد منكم |
| Tüm o hokus pokuslar, sonsuz büyüler, bebek derisiyle kaplı kitaplar, beş köşede alevler, bakirelerin kanının içilmesi. | Open Subtitles | كل هذا الهراء تعاويذ لا تنتهي الكتب المقيدة في جلد الأطفال , النجوم الخماسية المشتعلة شرب دماء العذارى |
| Hayır. Zamanda yolculuk büyüleri karanlık sanatların başlangıcından beri vardı ama hiç yapılmadı. | Open Subtitles | لا، كُتبت تعاويذ السفر بالزمن منذ فجر السحر الأسود لكنّها لمْ تُلقَ قطّ |
| Hayır. Zamanda yolculuk büyüleri karanlık sanatların başlangıcından beri vardı ama hiç yapılmadı. | Open Subtitles | لا، كُتبت تعاويذ السفر بالزمن منذ فجر السحر الأسود لكنّها لمْ تُلقَ قطّ |
| Belki Magic Box'tadır. Yer belirleme büyüsü yapıyordur. | Open Subtitles | ربما متجر السحر يوجد بعض من تعاويذ تحديد المكان |
| Bütün gerin döndürme büyülerini alıyorum. | Open Subtitles | لقد أخذت كل شئ تعاويذ الانتقال . وتعويذ التعليق |
| Bulduğum tüm zamanda yolculuk büyülerinin içeriğinde bunlar var. | Open Subtitles | هذه المقادير مذكورة في كلّ ما وجدته مِنْ تعاويذ العودة بالزمن |
| Bunlar, onun tarafından bağışlanan Tılsımlar. | Open Subtitles | وهذه تعاويذ منحت من قبل القسيس. |