Elbette üç olduğunu bilirsin çünkü bildiğim her şeyi biliyorsun. | Open Subtitles | بالطبع أنت تعلم أنها ثلاثة لإنك تعرف كل شيء أعرفه |
Kasalarla ilgili her şeyi biliyorsun. | Open Subtitles | بلي يا أليكس , يمكنك ذلك فأنت تعرف كل شيء عن الخزنات |
Elsa her şeyi biliyor, o yüzden şantaj tehdidi yok, Bay Geist. | Open Subtitles | إيلسا تعرف كل شيء لذلك ليس هناك تهديد من الابتزاز،يا سيد جيست |
Elsa her şeyi biliyor, o yüzden şantaj tehdidi yok, Bay Geist. | Open Subtitles | إلسا تعرف كل شيء لذلك ليس هناك تهديد من الابتزاز، السيد جيست |
O psiko bilmemne saçmalığınla Her şeyi bildiğini sanıyorsun. | Open Subtitles | للتو كنت تظن انك تعرف كل شيء بهرائك السخيف |
Bu dostunla ilişkin olmasını istiyorsan hakkındaki Her şeyi bilmek zorunda mısın? | Open Subtitles | إذا نظرت إلى علاقتك مع هذه الصديقة هل تحتاج حقا أن تعرف كل شيء عنها؟ |
Hiç duymamış. O, arabalar hakkında her şeyi bilir. | Open Subtitles | لم تسمع عنه أبداً وهي تعرف كل شيء عن السيارات |
Gece gündüz Beyaz Saray'dasın. her şeyi bilirsin sandım. | Open Subtitles | أنت في البيت الأبيض ليلاً ونهارًا، ظننت أنك تعرف كل شيء. |
Sen! Evet, yağlı, çıplak ve kel adam! Hakkımda her şeyi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت أيها الرجل العاري المزيت الأصلع أنت تعرف كل شيء عني |
Sırf bir kişi hakkında bir şey biliyorsun diye her şeyi biliyorsun sayılmazsın. | Open Subtitles | فقط لأنك تعرف شيء واحد عن شخص لا يعني أنك تعرف كل شيء عنه. |
Sen korumasın. Burda olan her şeyi biliyorsun. | Open Subtitles | أنت الحارس هنا، تعرف كل شيء يحصل في هذا المكان |
Haydi, her şeyi biliyorsun. Bana ne düşündüğünü söyle. | Open Subtitles | قل، بما أنك تعرف كل شيء أخبرني بوضوح برأيك اللعين |
Buradaki kadın benim hakkımda her şeyi biliyor ve ben onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. | TED | هذه المرأة التي تعرف كل شيء عني، لكني لا أعرف أي شيء عنها. |
-Sahi mi? -O her şeyi biliyor. Ama bu planın bir parçası değil. | Open Subtitles | هي تعرف كل شيء ..لكنها ليست جزء من الخطة |
Madacorp pikniği sayesinde hakkımdaki her şeyi biliyor. | Open Subtitles | شكراً لخسارتي في مهمة شركة البرمجيات إنها تعرف كل شيء تحتاج لمعرفته عني |
Her şeyi bildiğini zannediyorsun ama aslında bir şey bildiğin yok. | Open Subtitles | تعتقد بأنك تعرف كل شيء بينما أنت لست كذلك |
Nasıl Her şeyi bildiğini sanıyorsun? | Open Subtitles | كيف هو تعتقد بأنك تعرف كل شيء على أية حال ؟ |
Her şeyi bilmek istediğini söyledi. | Open Subtitles | قالت بأنها تريد أن تعرف كل شيء |
O her şeyi bilir. | Open Subtitles | قلوبنا تعرف كل شيء يدور بداخلنا |
Kinayeli, aşağılayıcı sesinle yani... sen her şeyi bilirsin çünkü, erkeksin... ben ise her şeyden bihaberim çünkü kadınım. | Open Subtitles | لهجة الإزدراء الساخرة التي تعني... أنكَ تعرف كل شيء لكونك رجلاً... وأني لا أعرف شيئاً لكوني امرأة. |
herşeyi bildiğini sanıyorsun. | Open Subtitles | أتعلم ، تعتقد بأنك تعرف كل شيء |
Buna gerek yok. Zaten her şeyi biliyorsunuz. | Open Subtitles | ليسهناكحاجةلهذاياأبتِ، أنت تعرف كل شيء |
Onun hakkında herşeyi bilirim . Oda benim hakkımda herşeyi bilir . | Open Subtitles | أعرف كل شيء عنها وهي تعرف كل شيء عني |
Ve bir sabah uyanıp da... herşeyi biliyor olsaydım... daha farklı bir şey yapmış olabilirdim diye düşünmeni istemem. | Open Subtitles | وأنا لا أريد كنت أستيقظ في صباح أحد الأيام التفكير في أن إذا كنت تعرف كل شيء ، قد يكون لديك فعلت شيئا مختلفا. |
Her şeyi hatırlaman, her şeyi bildiğin anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لأنك تذكر كل شيء فلا يعني ذلك أنك تعرف كل شيء |
Artık herşeyi biliyorsun | Open Subtitles | الآن أنت تعرف كل شيء |
Kibirli gülüşünü atabilirsin ve Her şeyi biliyormuş gibi davranabilirsin. Ama bilmiyorsun. | Open Subtitles | يمكنكَ رسم الإبتسامة المتغطرسة والتصرّف وكأنكَ تعرف كل شيء عن كل شيء، لكنكَ لستَ كذلك |
Her şeyi bildiğinizi sanıyorsunuz. Şehri ben de bilirim. | Open Subtitles | الناس كلها تظن أنها تعرف كل شيء لقد ذهبت للمدينة من قبل |
her şeyi bilmiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تعرف كل شيء |