"تعصي" - Translation from Arabic to Turkish

• karşı geliyorsun
• itaatsizlik
• itaat
• karşı gelme
• reddedeceksin

Pozisyonuna geri dön asker. Emirlere karşı geliyorsun.
عد إلى موقعك, ايها الجندي انك تعصي الأوامر

Kapıdaki görevlinin beni içeri sokacağını söylemişti, ama burada dikiliyorum... çünkü sen Ben Kidney'in emirlerine karşı geliyorsun.
قال أن الحارس سيصعد بي لمكتبه وهاأناأقف مثل الأحمق, لأنك تعصي أوامر "بن كيدني"

Bu olaydan önce emirlere hiç itaatsizlik etmemişti.
اتخذت قرارٌ ذلك اليوم، بإنقاذي لم تعصي يوماً، أمرٌ من أوامرهم

Bir daha emirlerime itaatsizlik edersen, seni koruyamam.
في المرة القادمة التي تعصي أوامري بها، لن أقوم بحمايتك بعدها

Bayan Patmore talimatlarıma itaat etmiyor ve nedenini anlayamıyorum.
السيده باتمور تبدو وكأنها تعصي أوامري ولم أستطع معرفة السبب

- Ayrıca asla emre karşı gelme de dedim.
وايضا قلت الا تعصي امر

-Öz babanı mı reddedeceksin?
-هل تعصي والدك؟

Kesin bir emre karşı geliyorsun.
أنت تعصي أمرا مباشرا

Neden emirlerime karşı geliyorsun?
لماذا تعصي أوامري؟

Tanrı'ya ve doğaya karşı geliyorsun.
فأنتَ تعصي الله و سنّنه

Tanrı'ya ve doğaya karşı geliyorsun.
أنتَ تعصي الله و سنّنه

Yaratıcı'nın isteğine karşı geliyorsun.
-أنتِ تعصي رغبة الخالق .

Büyük Üstada itaatsizlik etmemen gerektiğini biliyorsun.
أنت تعرف أنه من الأفضل ألا تعصي المعلم الأكبر

Sanmam. Söylesene bana emrime itaatsizlik etmek akıllıca bir hareket miydi?
ما أريد أن أعرف هو هل حقًا ظننتَ أنها خطوة ذكية أن تعصي أوامري في الخارج؟

Tekrar soruyorum. Bana itaatsizlik mi ediyorsun?
سوف اسألك مرة اخرى ,هل تعصي أوامري؟

Ama yapmazsan da, mahkemeye itaatsizlik riskin var. - Doğru.
لكن إن لم تشهد فأنت تعصي أمر المحكمة

Emirlere itaat etmeyip meseleleri kendin ele alsan da hiçbir ölüm kalım meselesi olmayan bir yer.
أين هو.. أنها ليست حياة او موت أن تعصي الاوامر او أن تفتعلي امراً بيديكِ

Hitler'e senin kasıtlı olarak emirlerine itaat etmediğini söylemiş.
أخبر هتلر أنك تعمدت أن تعصي أوامره.

Wellings, bir daha asla emirlere karşı gelme.
(ويلينغز) إياك أن تعصي أمراً يوجه إليك ثانيةً