| Üzgünüm, bayan. Ama telefonumuz bu gece bozuldu. | Open Subtitles | أسف، سيدتى لكن التليفون الخاص بنا تعطل مساءً |
| Buzdolabı bozuldu, dondurmalar eriyor. | Open Subtitles | صندوق الثلج تعطل للتو، و إنهم يذوبون داخله. |
| Üç numaralı motor bozulmuş efendim. Yapabileceğimiz bir şey var mı? | Open Subtitles | محرك ثلاثة تعطل ، سيدي أيمكننا أن نفعل أي شيء ؟ |
| Şimdi soygun mahallerinden birindeki alıcıyı devre dışı bırakıp kalkanı indirmelisin. | Open Subtitles | الآن يجب ان تعطل مستقبل بأحد مواقع السرقات لتسقط هذا الدرع |
| Ki bu sıradan bir dublör çekimi olması gerekirken emniyet kemerinde arıza meydana gelir. | Open Subtitles | ما كان ليكون حيلة الروتينية انتهت بكارثة عندما تعطل كابل السلامة. |
| Telsiz çalışmıyor ve yakıt kaybediyoruz. | Open Subtitles | الإتصال تعطل والوقود يتسرب منا وإذا حلقنا على إرتفاع منخفض سنحتاج إلى زلاجات |
| Radar verileri bozuldu ama bu fotoğrafları almayı başardık. | Open Subtitles | لقد تعطل الرادار لكننا تمكننا من التقاط هذه |
| Hayır sadece uzaktan kumandası bozuldu. | Open Subtitles | كلا , المفجر تعطل ربما تحطم خلال العاصفة الصخرية |
| Anakin, uzun mesafe vericim bozuldu. | Open Subtitles | آنيكين، تعطل جهازي للبث على المدى البعيد |
| Bugün zil bozuldu ve tamir edemediler. | Open Subtitles | لقد تعطل الجرسَ هذا الصباحِ , وهم لا يَستطيعونَ أصلاحه. |
| Emilio'nun arabasındaydım ve güvenlik kapısını açmak için kullandığı uzaktan kumandası bozuldu bu nedenle kapıyı elle açmak için dışarı çıktım. | Open Subtitles | لقد كنت في سيارة ايميليو و, حيث تعطل جهاز التحكم بالبوابة |
| Semptomlar şiddetli olarak belirdiğinden iç termostatım bozulmuş gibi görünüyordu. | TED | حيث تراكمت الأعراض بشدة، الظاهر أن منظم الحرارة الداخلي الخاص بي قد تعطل. |
| Tersine, çünkü doğal dengenin kimyasallarla zaten bozulmuş olduğu yerlerde işlem yapıyoruz, | TED | على العكس من ذلك ، لأننا نصل إلى كل حقل استزراع حيث تعطل التوازن بفعل المواد الكيميائية، |
| Sarsıntı sistemi devre dışı bıraktı mı? | Open Subtitles | هل كل شيء يعمل ؟ ألم تعطل الهزة الأجهزة ؟ |
| Tırtıl arıza yaptığında bir zarar olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | كنت أعلم بأن هناك أضراراً عندما تعطل المحرك الصامت |
| Telsiz çalışmıyor ve yakıt kaybediyoruz. | Open Subtitles | الإتصال تعطل والوقود يتسرب منا وإذا حلقنا على إرتفاع منخفض سنحتاج إلى زلاجات |
| Yakıt hatlarından biri çarpışmada iptal oldu ve tüm depo akıp gitti. | Open Subtitles | خَطّ الوقودِ تعطل في التحطّمِ وكُلّ الإحتياطى تسرّب قبل أن يحدث هذا |
| Garcia bizi konferansa almıştı ama sistem çöktü. Emily. | Open Subtitles | غارسيا كانت تتكلم معنا جميعا و تعطل نظام الاتصالات |
| Fermuar da bir aydan fazladır bozuk. Lanet bir çengelli iğne kullanmam gerek. | Open Subtitles | تعطل السحّاب من أكثر من شهر، وعلي أن أستعمل إبرة الأمان اللعينة |
| Radar bağlantımız kesildi, ama bunları alabildik. | Open Subtitles | لقد تعطل الرادار لكننا تمكننا من التقاط هذه |
| ve o anda vites kutusu sıkıştı ve tamamlayacak birkaç turu kalmıştı sadece altı vitesle. | Open Subtitles | ومن ثم تعطل صندوق الغيارات يجب عليه ان يكمل العدد المتبقي من اللفات فقط في الغيار السادس. |
| Üç taneye ihtiyacınız vardır öyle ki bir tanesi bozulursa hangisi olduğunu bilirsiniz. | TED | تحتاج ثلاثة منهم، بحيث إذا تعطل أحدهم، يمكنك أن تعرف الجزء المتعطل. |
| Orası Müşteri servisi mi? Bilgisayarım arızalandı da. | Open Subtitles | هل هذه خدمة العملاء جهاز الكومبيوتر تعطل |
| Ve alandaki herkesi etkisiz hala... getirecek bir sonik patlama ayarladım. | Open Subtitles | وأنا ضبطها لأطلاق نبض صوتي التي سوف تعطل الجميع في المنطقة |
| ..ve daha bu sabah elektron mikroskobu kırıldı. | Open Subtitles | و في هذا الصباح تعطل الميكروسكوب الالكتروني |
| Roketi falan arızalanmış olmalı. Zaferimiz tamamen şanstı. | Open Subtitles | أنه الصاروخ لابد أنه تعطل أنتصارنا كان مجرد حظ |