| Sona erme tarihi size daha çok insan deneyimi veriyor. | Open Subtitles | تواريخ الإنتهاء تعطيكِ المزيد من التجربة البشرية |
| Süper güçler veriyor. | Open Subtitles | تعطيكِ قوةً خارقة |
| İnsana sahte bir güven duygusu veriyor. | Open Subtitles | تعطيكِ شعوراً زائفاً بالأمان |
| Eve gece geldiğinde senin için yemek yapışını sabahları sana çiçekler verişini görebiliyorum. | Open Subtitles | أستطيع رؤيتها وهي تطبخ لكِ عندما تعودين متأخرةً ليلاً تعطيكِ زهوراً في المساء |
| Ki o zaman müze için ihtiyaç duyduğum 1 milyon doları büyük bir ihtimalle sana verecek. | Open Subtitles | وربما تعطيكِ المليون دولار التى أريدها من آجل المتحف |
| Neden bu kadar çok nakit para veriyor? | Open Subtitles | لما تعطيكِ هذا الكم من المال؟ |
| — sana da veriyor. | Open Subtitles | -إنها تعطيكِ إياها أيضاً |
| Sinyoraya boşalacak bir sonraki güney odanın sana verilmesini söyleyeceğim. | Open Subtitles | يجب أن أخبر السيدة بأن تعطيكِ أول غرفة جنوبية بمنظر ستكون متاحة |
| En azından sana medikal bir neden sununa kadar beklemeliydin. | Open Subtitles | يجب أن تنتظري على الأقل كي تعطيكِ سبباً طبياً |
| Ama önce sana, kendini tanımana zaman vermedi koruman gereken kişiyi tanımana. | Open Subtitles | لكن ربّما لم تعطيكِ الوقتَ الكافي لمعرفة نفسكِ أوّلاً لأن تعرفي من تحمين |
| Yok "sırtım mahvoldu", yok "hayatım mahvoldu" diye yaygara koparmıyor muydu sana? | Open Subtitles | سوف تعطيكِ أغنية ورقصة على حياتها البئيسة و الفضيعة |
| Böyle partiler sana bebek bakıcılığı gibi geliyor olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أن هذه الحفلات تعطيكِ شعوراً و كأنك تجالسين أطفالاً |