| 34986 numaralı hasta geçen ay yapılan kalp naklinden sonra oluşan komplikasyonlar sonucu öldü. | Open Subtitles | المريض رقم 34986 مات الشهر الماضي نتيجة تعقيدات تابعة لجراحة زرع قلب |
| 15 yaşındayken apandisit ameliyatı oldum ve komplikasyonlar yüzünden kısır kaldım. | Open Subtitles | عندما كنتُ في الخامسة عشر قمت باستئصال زائدتي الدودية و كان هناك تعقيدات منعتني من إنجاب الاطفال |
| - Yapamadık. Fazla yayılmış. En ufak bir komplikasyon ya da enfeksiyonda... | Open Subtitles | لا يمكن هذا عن طريق الجراحة و إذا حصلت أي تعقيدات و آثار جانبية عندها |
| Dua eden hastalar %11 daha az komplikasyon yaşıyor. | Open Subtitles | الصلاة من أجل المرضى لها تعقيدات أقلّ بـ11 بالمئة. |
| Olağandışı bir terslik veya karışıklık ile karşılaşılırsa gerçekten ilginç bir davranış ortaya çıkıyor: süsleme. | TED | وعندما نواجه بصعوبة محددة انتكاسات أو تعقيدات يظهر سلوك مثير للإهتمام بالفعل: الديكور |
| karmaşık ve karşıt sinyalleri yorumlamamızı sağlıyor. | TED | تسمح لنا القصص أن نفسّر تعقيدات الحياة وإشاراتها المتناقضة. |
| İkinci ameliyatta bazı komplikasyonlar oluşmuş. | Open Subtitles | كان هناك تعقيدات في العملية الجراحية الثانية. |
| ona doğumda komplikasyonlar olabileceğini söylemiştim. | Open Subtitles | قلت لها سوف تحصل تعقيدات فى الولاده |
| Ne yazık ki, baypastan sonra komplikasyonlar oluşmuş. | Open Subtitles | , لسوء الحظ كان هناك تعقيدات في الجراحة |
| Bir komplikasyon gerçekleşti. Düzeltebiliriz. | Open Subtitles | أسمع , كان هناك تعقيدات يمكننا اصلاح ذلك |
| - Eğer komplikasyon olsaydı biri sana söylerdi. - Haklısın. | Open Subtitles | لكان سيخبرك أحد لو أن هناك تعقيدات - صحيح - |
| Sıçanlarda herhangi bir komplikasyon yaşamadan 2 hafta geçirmiştim. | Open Subtitles | فبحالة الفئران، لم يحدث أي تعقيدات إلا بعد مرور أسبوعين على الأقل |
| Anlattıklarımıza uygun davranmalı, gereksiz karışıklık yaratmamalıyız. | Open Subtitles | فقط نتمسك بالقصص ونتجنب أي تعقيدات غير ضرورية |
| Hayır, hayatımda yeterince karışıklık var zaten. Kendi başınasınız. | Open Subtitles | لا، لقد حصلت على تعقيدات كافية في حياتي، أنتما حُرّتان بتصرفكما |
| Fabrika, kızın ölümünden herhangi bir karışıklık istemiyor. | Open Subtitles | أنا لا أريد أيّ تعقيدات من موت فتاة المصنع. |
| Ortanca size oldukça basit bir bitki gibi görünebilir ancak çok daha karmaşık olanları vardır. | Open Subtitles | أظهرت أنها نباتات بسيطة .. لكن هناك تعقيدات أخرى .. |
| - Kurtarma girişimleri oldu. 50 yıl önce bir denizaltı gönderildi. Ama bazı sorunlar çıktı. | Open Subtitles | أي غواصة أمريكية أرسلت في قبل 50 سنة، لكن كان هناك تعقيدات. |
| Ondan sonra da bazı karışıklıklar ortaya çıktı. | Open Subtitles | و منذ ذلك الوقت نستطيع أن نقول تعقيدات قد طرأت على الموضوع |
| Kuzenimle bazı karmaşıklıklar yaşamıyor değiliz. | Open Subtitles | ابنةعميوأنا.. يوجد بيننا تعقيدات |
| İlla ki bir yerde pürüz çıkaracaktır. | Open Subtitles | لكن سيكون هناك تعقيدات |
| Hayatımı şu anda olduğundan daha karışık bir hale getirmemeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أحاول تجنب تعقيدات حياتي أكثر مما هي |
| Bunu hastaneden dışarı çıkarırsanız, karmaşa olacaktır. | Open Subtitles | ان حاولت تطبيقها خارج المشفى فسوف تكون هنالك تعقيدات |
| Anlamı, evlenmek için Sulh Hakimi'ne gidecekler. Yaygara yok, dert yok. | Open Subtitles | يعني أن تتزوجا مدنياً، بدون ضجة أو تعقيدات. |
| DAD'ın en yaygın komplikasyonu enfeksiyondur. Ve kızın ateşi var. | Open Subtitles | معظم تعقيدات فقدان الٕاحساس بالٔالم تكون العداوى لديها حمى فقط |
| Orada oy verme işlemi alışık olmadığımız bir karmaşıklığı da yanında getiriyor. | Open Subtitles | الانتخاب هناك يعرض تعقيدات استثنائية ليس فقط في طريقة الاحصاءات هذه السنة |
| Sanatı, Alabama'da üretimden kaldırılmış bu yangın hortumları ile 60lardaki sivil halk hareketinin karmaşıklığını anlatmak için kullanabilir miydim? | TED | هل بإمكاني استخدام الفن كمحطات الإطفاء الموقوفة هذه في ألاباما؟ الحديث عن تعقيدات لحظة للحقوق المدنية في الستينات؟ |