| Bir yerlerde yeni okudum onun bir rahibin oğlu olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | قرأت للتو مقالاً عنه هل تعلم بأنه كان ابناً لكاهن ؟ |
| Fakat yeğenleri, özellikle küçük olan, kesinlikle orada olduğunu biliyor. | Open Subtitles | ولكن ابن وابنة أخوه ، خصوصاً الصغرى إنها بالتأكيد تعلم بأنه موجود |
| Pitssburgh'de, sokak lambalarının havadaki isten ötürü öğle saatlerinde yanmaya başladığını biliyorsunuz. | TED | تعلم بأنه في بيتبيرغ . أنوار الشارع تضيئ في الظهيرة بسبب الدخان المنتشر بالهواء. |
| Bunun şahsına özgü olması gerektiğini biliyordun. | Open Subtitles | حسنا، أنت تعلم بأنه يجب علينا أن نرسم أنفسنا |
| Ona bakamıyorsun bile çünkü senin oğlun olduğunu biliyorsun. Seni serseri pislik! | Open Subtitles | لا يمكنك النظر إليه حتى لأنك تعلم بأنه إبنك أيها السافل |
| kes şunu. O olayla hiçbir ilgim olmadığını biliyorsun. Beyaz karı yok mu? | Open Subtitles | نجوت من ذلك, هل تعلم بأنه ليس لدي ماأعملة مع هذا |
| Bu kanıtlarla oynamak anlamına gelir. Biliyorsun ki bunu yapaman. | Open Subtitles | هذا عبث بالأدلّة و أنتَ تعلم بأنه لا يمكنني فعل ذلك |
| Benimle çalışmayı sorun etmeyeceğini nereden biliyorsun? | Open Subtitles | كيف بإمكانك أن تعلم بأنه سيوافق على عملي معه؟ |
| Bayım, bu yolda otobüs sürmenin yasa dışı olduğunu biliyor muydunuz? | Open Subtitles | سيدي، هل تعلم بأنه غير قانوني بأن تقود باص في هذا الطريق؟ |
| Rose'la gideceğim. Orada da Disneyland olduğunu ve hatta içki servisi olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم بأنه يوجد هناك ديزني لاند الخاصة بهم ويقدمون النبيذ؟ |
| Ama onun Chris Keller'ın kız arakadaşı olduğunu biliyor olmalısın, değil mi? | Open Subtitles | لكنك لم تكن تعلم بأنه خليلة "كريس كيلر" , أهذا صحيح ؟ |
| - Onun hasta olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | -هل كنت تعلم بأنه مريض ، بوب ؟ -اللعنة .. |
| Eskiden,kont olan bir akrabamız olduğunu biliyor muydun? | Open Subtitles | هل تعلم بأنه كان لدينا جد كان كونتاً ؟ |
| İki torunumuz olduğunu biliyor mu? | Open Subtitles | هل هي تعلم بأنه لدينا حفيدان ؟ |
| Ve yasaklı olduğunu, size cevap veremeyeceğini de biliyorsunuz. | Open Subtitles | وانت تعلم بأنه لا يستطيع الرد، لأنه محظور |
| Santralde duyduklarımı anlatamam, biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنتَ تعلم بأنه ليس مسموح لي بالتحدّث عمّا يدور هناك |
| Onu tutuklasak bile, olayı engellemez. Siz de biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنت تعلم بأنه حتى إذا ألقينا القبض عليه لن يضع حداً لهذه المسألة |
| Federaller Vanek'i yakalarsa, hepimizi bulacaklarını çok iyi biliyordun. | Open Subtitles | أنت تعلم بأنه لو أمسك الفيدراليين بفانيك سيتمكنون من تعقبنا |
| Çünkü orada bir striptizci olacağını biliyordun. | Open Subtitles | لانك كنت تعلم بأنه سيكون هناك راقص متعري. |
| Soluk alıp verme konusunda bir rahatsızlığı olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | انت تعلم بأنه كان له مرض في الجهاز التنفسي |
| Lisede iki yıl üst üste 100 metre şampiyonu olduğunu biliyorsun değilmi. | Open Subtitles | أنت تعلم بأنه بطل سباق الـ100 متر لسنتين على التوالي في المدرسة الثانوية! |
| Bir sendikamız olmadığını biliyorsun. | Open Subtitles | تعلم بأنه لايوجد لدينا سياسة التفاوض مع العمال. |
| Easter Bunny'nin gerçek olmadığını biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنتَ تعلم بأنه لا يوجد أرنب عيد الفصح , صحيح ؟ |
| Biliyorsun ki onun yanına taşınmak zorunda değildin. | Open Subtitles | تعلم بأنه لم يجب عليك الإنتقال للعيش معه |
| Kafesten çıkamayacağını nereden biliyorsun? | Open Subtitles | حسناً ، كيف تعلم بأنه لن يخرج من داخل القفص؟ |