| Beni tanırsınız. vaftiz edilirken onu düşürürüm. | Open Subtitles | .أنتم تعرفونني . سوف أسقطها أثناء تعميدها |
| Ve vaftiz olduktan sonra, topluluğu terketmeye karar verdi, bu da dışlandığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | و , بعد أن تم تعميدها , قررت أن تترك الجماعة مما يعني انها منبوذة |
| Hayır, ben ve kardeşimin vaftiz edildiği kilisede olmasını istiyorum. | Open Subtitles | لا ، أود أن يتم تعميدها في نفس الكنيسة التي تم تعميدنا فيها أنا وأختي |
| Daha yeni vaftizine gitmemis miydik? | Open Subtitles | ألم نحضر تعميدها قريباً؟ |
| Daha yeni vaftizine gitmemiş miydik? | Open Subtitles | ألم نحضر تعميدها قريباً؟ |
| El Paso'da oturuyordu ve Santa Maria kilisesinde vaftiz olacak bir torunu olacağı için çok heyecanlıydı. | Open Subtitles | كانت تعيش في "إل باسو"، وكانت .. متحمسة كثيراً لأن حفيدتها سيتمّ تعميدها "في كنيسة "سانت ماريا |
| Onu vaftiz ettirmeyeceğim, benim inancım yok. | Open Subtitles | لا أريد تعميدها ، أنا لست مؤمنة |
| Evet, şu resim onun vaftiz töreninde çekildi. | Open Subtitles | نعم، نعم، تلك الصورة من تعميدها |
| vaftiz edilmedi henüz. Ben diyorum ki... | Open Subtitles | لم يتم تعميدها بعد. |
| Tamam, senin inancın yok ama onu vaftiz ettir. | Open Subtitles | ، حسنا ، أنت ليست مؤمنة ... لكن تعميدها |
| vaftiz edilmesini iste. | Open Subtitles | إطلبي أن يتم تعميدها |
| Ama onu vaftiz ettirmiyor. | Open Subtitles | لكنها ترفض تعميدها |
| Bir tek vaftiz edilecek Isabella olmayacak. | Open Subtitles | ولن تكون (إيزابيلا) الوحيدة التي يتم تعميدها |
| vaftiz edilişi. | TED | يتم تعميدها. |