| İşe yarayana kadar, sonra diğer kıza ciddi olursun artık. | Open Subtitles | وعندما لا تنجح علاقتنا فأنك سوف تعنيها مع الفتاة الأخرى |
| Demin söylediklerin, ciddi miydi? Sadece beni kızdırmaya mı çalışıyordun? | Open Subtitles | عندما قلت كل هذه الاشياء عنى، كنت تعنيها حقا ام كنت تحاول ان تثير غضبى؟ |
| Şu bana söylediklerin hepsinde de ciddi miydin? | Open Subtitles | تلك الأشياء التي قلتها لي هل كنت تعنيها حقاً؟ |
| Odile ağzından kaçırdığını söyledi ama onu ima etmişti. | Open Subtitles | قالتها أوديل بدون تفكير لكنها كانت تعنيها |
| - Ne? - İçten söylemesen de olur. | Open Subtitles | لا يجب أن تعنيها حقاً أو أى شيء |
| Üzgün olduğunu söyleyen yeterince insanla uğraştım ve içinden gelmediğini biliyorum. | Open Subtitles | أرجوك، لا تزعج نفسك لقد تآسف لي الكثير من الناس وأعرف أنّك لا تعنيها .. |
| Bu suç alanı değil .senin anladığın anlamda. | Open Subtitles | إنه ليس مسرح جريمة ليس بالطريقة التي تعنيها |
| Hayır, hayır, hayır, hayır. Ciddiymişsin gibi. Kızı seviyorsan, öpeceksin. | Open Subtitles | ،كلا، كلا، كلا، كلا، كأنّك تعنيها .إذا كنت تحبها، فقبلها |
| Söylediğin duruma göre söylediklerinin ciddi olup olmadığının değişebileceği iki ve dört heceli, iki kelimeyi kastediyorum. | Open Subtitles | مقطع بثلاث كلمات تحت ظروف ربما تكون عنيتها أو لم تعنيها |
| Aslında senin de ciddi olmadığın şeyler söylediğinden eminim. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنكَ تقول أشياءً ؛ لا تعنيها أيضاً |
| Eger yüzünü gorebilseydin, ciddi oldugunu anlardin. | Open Subtitles | لو كان بوسعك رؤية وجهها، سترى أنها تعنيها |
| Bence küçük kızım bu konuda ciddi. | Open Subtitles | أعتقد أبنتي الصغيرة تعنيها حقاً |
| Numara değil baba. ciddi ciddi söylüyor. | Open Subtitles | ليس تمثيلاً يا أبى انها تعنيها حقاً |
| Bir daha söyle, Toto, bu sefer ciddi ol. | Open Subtitles | "أخبرهم مرةً أخرى ، "توتو كأنك تعنيها هذهِ المره |
| Beni özlediğinizi söyleyin ciddi olun Ama şimdi değil | Open Subtitles | اريدك ان تقولى انكى اشتقتى لى وانت تعنيها اريدك ان تقولى انكى اشتقتى لى وانت تعنيها اريدك ان تقولى انكى اشتقتى لى وانت تعنيها |
| - Üzgün olduğunu söyledin ama hiçbir zaman ciddi değildin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ آسفة ولم تعنيها أبدًا! - ماذا؟ - بتاتا! |
| En azından onu ima ettiğini söyleyebilirdin. | Open Subtitles | كان يمكنك حتى إقناعي بأنك تعنيها |
| En azından onu ima ettiğini söyleyebilirdin. | Open Subtitles | كان يمكنك حتى إقناعي بأنك تعنيها |
| Tamam, özür dilerim. Biraz daha içten gelerek söyleyebilirsiniz. | Open Subtitles | حسنا, انا اسف _ لا تقولها الا اذا كنت تعنيها _ |
| Bu sefer içten söyle. | Open Subtitles | الآن قلها و كأنكَ تعنيها قلباً. |
| İçinden gelerek, seni bok soyu. Söyle. | Open Subtitles | وكأنّك تعنيها, أيها الحقير، هيّا. |
| Kelimeleri söylerken hissettim ama gerçek anlamda değildi. | Open Subtitles | شعرت انها تنطق الكلمات ولكنها لا تعنيها |
| - Ciddiymişsin gibi konuş anne! - Kapatır mısın şu çeneni? | Open Subtitles | قوليها كما لو أنك تعنيها يا أمي اغلق فمك اللعين |
| Söylemek istemediğin şeyleri söyleme. Spor yapacağım ben. Sonra görüşürüz. | Open Subtitles | لا تقل أشياء لا تعنيها سأذهب ، أراكم يا رفاق |