| Oh, kötü benimle flört edildi, ve ben sizin kötü adam Eğer yardım ediyordu. | Open Subtitles | أوه ، لقد كنت تغازليني و أنا كنت أساعدك في إيجاد رجلك السيء |
| Polis degilim ama, burada benimle flört ederken o sisman, yavas adamin buradan ayrilmasina izin veriyorsun. | Open Subtitles | حسنٌ لستُ شرطيّاً لكنّكِ تركتِ ذلك البطيء، السمين يهبط الدرج وحيداً .بينما تغازليني هنا. |
| Polis değilim ama, burada benimle flört ederken o şişman, yavaş adamın buradan ayrılmasına izin veriyorsun. | Open Subtitles | حسنٌ لستُ شرطيّاً لكنّكِ تركتِ ذلك البطيء، السمين يهبط الدرج وحيداً .بينما تغازليني هنا. |
| Umarım o müşterinle de benimle olduğu gibi flört etmezsin. | Open Subtitles | يجدر بك ان لا تغازلي هذا العميل مثلما تغازليني. |
| Benimle flört etmene gerek yok, zaten evliyiz. | Open Subtitles | لاتحتاجين أن تغازليني. نحن أصلا متزوجتان |
| Artık benimle flört ettiğinizi düşünmeye başladım, bayan. | Open Subtitles | الآن أعتقد بأنكِ تغازليني يا سيدة |
| flört etme şayet yatmayacaksan benimle. | Open Subtitles | لا تغازليني ، إن لم تنامي معي. |
| Benimle yatmayacaksan, flört etme. | Open Subtitles | إن لم تنامي معي، فلا تغازليني. |
| Benimle yatmayacaksan, flört etme. | Open Subtitles | إن لم تنامي معي، فلا تغازليني. |
| Bunu teklif ediyorsan, evet. - Benimle flört mü ediyorsun? | Open Subtitles | بلى هل أنت تغازليني |
| - Benimle flört mü ediyorsun? | Open Subtitles | هل تغازليني ؟ ماذا ؟ |
| Orada benimle flört ettiğini gördüm. | Open Subtitles | رأيت تغازليني بنظراتك هناك |