| Hey, Beanie geçen sefer buradayken, sanırım şarkı söylediğini duymuştum. | Open Subtitles | فى المرة الأخيرة التى كنت هنا ، لقد سمعتك تغنى |
| Bir hayatım bile yok. Bütün yaz şarkı söyleyen cırcır böceği gibiyim. | Open Subtitles | ليس لدى أى حياة على الإطلاق أنا مثل من تغنى طوال الصيف |
| Sırf eğlencesine sokakta her gün şarkı söyleyen bir kızla tanıştım. | Open Subtitles | لقد قابلت فتاة تغنى فى الشارع كل يوم من اجل المرح |
| Bu şarkıyı sizi uyutmak için kim söylerdi biliyor musun? | Open Subtitles | أتعرف مَن التى كانت تغنى لك هذه الأغنية قبل النوم؟ |
| Sen kahveyi getir. Neden masada söylemiyorsun, deli bir kocan olacak. | Open Subtitles | أحضر القهوة تغنى على المائدة ستتزوجين رجلا مجنون |
| Piano çalmak gibi. şarkı söylemek, dans etmek. | Open Subtitles | على سبيل المثال، لعب البيانو، تغنى او ترقص |
| Diyorum ya eski günlere döndük şarkı söyleyen dişi sincaplar | Open Subtitles | السناجب ذهب أمرهم لدى الشئ التالى المهم فتيات سناجب تغنى |
| Elbette var ama dışarıda dolaşıp pencere altlarında şarkı söyleyip durmuyor. | Open Subtitles | بالطبع لدى أبنة أخ ولكنها لا تغنى تحت النوافذ |
| Sonra yanındaki adam da şarkı söylemeye başlar. Biraz sonra sen de şarkı söylüyorsundur. | Open Subtitles | وعندما يبدؤون الغناء وهم بجانبك فلا يمكنك إلا أن تغنى أيضاً |
| Annesi ilkokul öğretmeniymiş ve kilise korosunda şarkı söylermiş. | Open Subtitles | امها مدرسة ، وابوها صيدلاني اخوها كشافة وهى تغنى فى كورس الكنيسة |
| "başka şarkı söyle, " hep bu hüzünlü şarkıyı söylüyorsun hayatta mutlu olmak için çok şey var. | Open Subtitles | غنى شئ آخر دائما تغنى تلك الأغنية الحزينة يوجد كثير فى الحياة لكى يبهجك |
| Kes şunu, ben buradayken şarkı söyleyemezsin. | Open Subtitles | توقّف عن ذلك , أنت لن تغنى أغنية و أنا هنا |
| Canlı şarkı söyleyen kişi Isabella. | Open Subtitles | التى تغنى بصوتها الحقيقى مباشرة امام الناس |
| Evimde bir kadının şarkı söylemesi oldukça şaşırtıcı, değil mi? | Open Subtitles | من المدهش أن تسمع امرأة تغنى فى منزلى هه |
| - Ben, neden buraya gelip bize, şarkını söylemiyorsun? | Open Subtitles | أنه رائــع حسنــا ً , بين لماذا لا تصعد و تغنى أغنيتك ؟ |
| Piyano çalmak, şarkı söylemek, dans etmek gibi. | Open Subtitles | على سبيل المثال، لعب البيانو، تغنى او ترقص |
| Bir melek gibi şakıyor. | Open Subtitles | تغنى مثل الملاك |
| # Hayat bir şarkıdan ibaret # | Open Subtitles | كل الحياة اغنية تغنى |
| Bana "Oyuncak Ayı Piknikte" şarkısını söyler misin? | Open Subtitles | هيا, أنا هنا من أجلك هل تغنى لى أغنية النزهه تلك؟ |
| şarkı söyleme. Fazlasıyla korkmuş. | Open Subtitles | لا تغنى إنها خافت بما فية الكفاية |