| Doğru bir isabet istasyonu yok edebilecek bir zincirleme reaksiyon başlatacak. | Open Subtitles | أي ضربة دقيقة سيُبدأ تفاعل متسلسل وذلك يجب ان يدمر المحطة |
| Makinadan elektrik akımı geçiriyorsunuz, ve sözde kimyasal bir reaksiyon oluşuyor! | Open Subtitles | وبمجرد عبور التيار الكهربي في هذه المكينة ويفترض حدوث تفاعل كيميائى |
| Bu halkalara bir şeyler enjekte edip reaksiyonu başlatacaklar. | Open Subtitles | ولا تسألني لتوضيح ذلك. اعرف فقط أنهم يحقنون شيئًا في داخل الحلقات، تبدأ في خلق تفاعل تحلُّل حراريّ. |
| Bu yüzden, bozuklukları kemiğe kaynaştıran bir elektrokimyasal tepkime oluşmuş. | Open Subtitles | لذا كان هناك تفاعل كهروكيميائي قام بصهر القطع النقدية بالعظام. |
| Dinleyicilerle aramızda hep canlı bir fikir alışverişi, sıcak bir etkileşim vardı. | Open Subtitles | أَتغيّبُ عنه أيضاً. نعم، التبادل السريع للأفكارِ، تفاعل الطَقْطَقَة بيني وأشخاصي المتّصلون. |
| Geçidin yaşayan şeylere cansız maddelerden farklı tepki gösterdiği açık. | Open Subtitles | يختلف تفاعل المدخل مع المادة الحيّة عن تفاعله مع الجماد. |
| Bu seviyeye yaklaşmak için bile muazzam bir nükleer reaksiyon gerekir. | Open Subtitles | نحتاج إلى تفاعل نووي ضخم جدا لمجرد الإقتراب من هذا المستوى |
| Ki bu da kontrol edemeyeceğin zincirleme bir reaksiyon başlatacak. | Open Subtitles | وهذا سيسبب تفاعل متسلسل من الأحداث غير قابل للسيطره عليه |
| Eğer ufacık bir basınç kabuğu çatlatırsa, minik bir nükleer reaksiyon oluyor. | Open Subtitles | أي ضغط بسيط يجعل القشرة تتصدّع يؤدّي ذلك إلى تفاعل نووي صغير |
| Aşırı yüklenmiş FTL reaktörü güneşin içinde bir zincirleme reaksiyon oluşturacak. | Open Subtitles | ان هذه الحموله التى تحتوى على مفاعلنا ستحدث تفاعل مع الشمس |
| Bu bir oto-bağışıklık reaksiyonu, bu yüzden bu kadar hızlı etki ediyor. | Open Subtitles | إنه تفاعل ذاتي المناعة لهذا يعمل بهذه السرعة |
| Haiti'linin dut reaksiyonu ile ilgili haklı olduğun ortaya çıktı. | Open Subtitles | اتضح أنك كنت محقاً بشأن تفاعل توت الهاييتي |
| Beyinde oluşan mutluluk verici bir kimyasal tepkime. Yüksek oranda bağımlılık yapıcıdır. | Open Subtitles | إنه تفاعل كيميائي في الدماغ يشمل السعادة إدمانه سريع |
| Eğer kimyasal tepkime yüzünden ise, buna, kadın ve erkekler arasındaki hormonal farklılıklar sebep olmuştur. | Open Subtitles | إذا كان هذا بسبب تفاعل كيميائي فإن الإختلافات الهرمونية بين الرجل والمرأة قد تؤثر على معدله |
| Ayrıca işimiz insanlarla etkileşim gerektiriyor. Bu konuda iyi sayılmayız. | Open Subtitles | عملنا الآن يتطلب تفاعل مع الناس، وتلك ليست سمتنا القويّة. |
| İlk olarak bakmak istediğim şey, insanların bu sistemlerle ne kadar uzun süre etkileşim içinde olduğu. | TED | اذن اول شيء اريد ان انظر الى كم من الزمن كم من الزمن تفاعل الناس مع هذه الانظمة |
| İlk kez son derece interaktif olarak hisseden aktörlere ve gerçekten tepki veren gerçek vücutlara sahip olacaksınız. | TED | لأول مرة سيكون لديك ممثلون لديهم تفاعل حقيقي لديهم أجساما حقيقية تتفاعل بشكل واقعي |
| O yüzden de astronomlar, ışığın yüzeyle nasıl etkileşime girdiğine bakarlar. | TED | لذا سينظر علماء الفلك في كيفية تفاعل الضوء مع السطح. |
| Dünyadaki her etkileşimi, kullanmaya hazır tuğla haline getirmek istiyoruz. | TED | نريد أن نجعل كل تفاعل في العالم طوبا جاهزا للاستخدام. |
| Bu örnekte, tüm testlerin ve PCR'in yapılmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد كل هذه الفحوصات و التحقق من تفاعل الإنزيمات المتسلسل بالعنية |
| Daha hızlı gerçekleşmesi gereken bir kimyasal tepkimesi var. | TED | لديها تفاعل كيميائي ترغب بأن يحدث بسرعة |
| Bizde geliştirebildiği bağışıklık tepkisini, hastalık son aşamasına geldiğinde kendisinde geliştirememesi olası. | Open Subtitles | من المحتمل أنها قادرة على إحداث تفاعل مناعي عندنا هي لا تستطيع عمل ذلك لنفسها عندما يصل المرض لمراحل نهائية |
| 10 milyon ya da daha fazla vakada zincirleme bir reaksiyona neden olabiliyor. | Open Subtitles | يحدث تفاعل متسلسل بنسبة واحد كل عشرة مليون |
| Tüm bu duyusal ipuçları kimyasal bir tepkimeye işaret ediyor. | TED | كل هذه هي أدلة حسية لحدوث تفاعل كيميائي. |
| Ve dün gördüğümüz şey, her reaksiyonun kazara olduğuydu. Havada birbirlerine çarptılar ve bir şeyler oldu. | TED | وما رأيناه البارحة هو أن، كل تفاعل حدث بمحض الصدفة. فقد انطلقوا في الهواء فقط ثم ارتبطوا وحدث شيء ما. |
| Aynı zamanda, etkileşimin başyapıtı olduklarını düşündüğüm MetroCard otomat makinalarından da bahsediyorum. | TED | أتحدث أيضا عن آلة بيع ميتروكارد، التي اعتبرها تحفة تفاعل. |
| Ama çok şükür, bu füzyon reaksiyonunu yapabilirseniz, bir nötronunuz olur ve bunu başarabilirsiniz. | TED | لكن بكل أسف، إن أستطعت فعل تفاعل الإنصهار هذا، ينبغي الحصول على النيوترون، حتى تتمكن من تحقيق ذلك. |