| Sanki Endişelenecek hiçbir şey yokmuş gibi kız kardeşinle ders çalışıyorsun. | Open Subtitles | تساعد اختك في حل واجبها وكأن ليس هناك ما تقلق بشأنه |
| Bizi dinle, Quasi. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | خذها منا كلمة,كوازي ليس هناك ما يجب ان تقلق بشأنه |
| endişelenmen gereken bir şey olsa, bizden önce haberin olurdu zaten. | Open Subtitles | لو كان هناك ما تقلق بشأنه لكنت ستعرف قبل أي منا |
| Ben endişelenmiyorum. Ama senin endişelenmen lazım. | Open Subtitles | .لستُ قلقا ً بشأنه أنت يجب أن تقلق بشأنه |
| Onu Merak etme. Ajan Bauer'ı ben hallederim. Bir sorun çıkarmaz. | Open Subtitles | لا تقلق بشأنه استطيع التعامل مع العميل باور لن يسبب لنا المشاكل |
| Merak etme, altın yumurtlayan tavuk hala hayatta. | Open Subtitles | أوكي موري ليس هناك ما تقلق بشأنه الساذج الذهبي لاذال بأستطاعته الكذب |
| Bizi dinle, Quasi. Endişelenecek bir şey yok. | Open Subtitles | خذها منا كلمة,كوازي ليس هناك ما يجب ان تقلق بشأنه |
| Sadece kim olduğunu bilmek istiyorlar. Endişelenecek bir şey yok | Open Subtitles | يريدون أن يعرفوا من تكون لا شيء تقلق بشأنه |
| - Endişelenecek bir durum yok. Ürününüzü %100 garanti ile yenileyeceğiz. | Open Subtitles | بالطبع لا يوجد ما تقلق بشأنه نحن نضمن المنتج بنسبة مائة بالمائة |
| - Endişelenecek bir durum yok. | Open Subtitles | بالطبع لا يوجد ما تقلق بشأنه نحن نضمن المنتج بنسبة مائة بالمائة |
| Şu an iyi gidiyor ve Endişelenecek birşey yok. | Open Subtitles | أنه على مايرام وليس لديك شئ لـ تقلق بشأنه |
| Belki de birazcık daha endişelenmen gereken bir konu vardır. | Open Subtitles | لكن ربما هنالك شيء أخر يمكنك أن تقلق بشأنه |
| Ne sattığım ve kime sattığım en son endişelenmen gereken şey... | Open Subtitles | إن ما أبيعه و لمن سأبيعه هو آخر شيء عليك أن تقلق بشأنه |
| Asıl endişelenmen gereken kalan şu üç harf. | Open Subtitles | الى يجب ان تقلق بشأنه هؤلاء اخر ثلاث حروف |
| Merak etme şimdi bi kaç artistik hareket yapıcaz. | Open Subtitles | لا تقلق بشأنه الان علينا القيام ببعض الخطوات الصارمة |
| Yok, Merak etme. İbnenin icabına bakarım şimdi. | Open Subtitles | كلا, لا تقلق بشأنه سأهتم به الآن |
| Yok, Merak etme. İbnenin icabına bakarım şimdi. | Open Subtitles | كلا, لا تقلق بشأنه سأهتم به الآن |
| dert edecek hiçbir şeyin yok. Sadece set sayısı. Hayatın gibi değil. | Open Subtitles | لا يوجد لديك ما تقلق بشأنه انها فقط نقطه البدايه , انها ليست كحياتك |
| endişe edilecek bir şey yok. Cesaretim ve yeteneğim var. | Open Subtitles | لا يوجد ما تقلق بشأنه يا صديقى فلدى الاعصاب و لدى اللمسه |
| Artık onun hakkında Endişelenmene gerek yok. | Open Subtitles | ليس عليك أن تقلق بشأنه بعد الآن سوف يتّم الإهتمام بأمر ه |
| - Sağol, Mac, ama çok önemli bir şey var. - Bu gece için endişelenme. | Open Subtitles | شكرا ماك، لكن هناك شيئا هاما للغاية لا تقلق بشأنه الليلة |
| Peki ya yan etkiler? Kafaya takacak bir şey yok. | Open Subtitles | حسناً, ماذا عن الأعراض الجانبية - لا شيء تقلق بشأنه - |