| Hayır, Brian öyle söyleme. Ben eve gelene kadar bekle. | Open Subtitles | لا، براين، لا تقُولُ ذلك إنتظر فقط حتى أَصلْ إلى البيت |
| Amacım olmadığını söyleme! | Open Subtitles | لا تقُولُ انه ليس لدى شئ افعله |
| Böyle söyleme. | Open Subtitles | الآن لا تقُولُ ذلك. |
| Burada kötü ruhları kovdukları yazıyor. | Open Subtitles | تقُولُ هنا بأنّهم يَطْردونَ الأرُواح الشِرِّيِرَةَ |
| Burada yazıyor on üçüncü büyük Dalai Lama'nın son vasiyetnamesinde. | Open Subtitles | تقُولُ هنا... في الوصيّةِ النهائيةِ لدالاى لاما الثالث عشر. |
| Böyle söyleme! | Open Subtitles | - لا تقُولُ ذلك! |
| - Tek bir kelime bile söyleme dedim. | Open Subtitles | - قُلتُ، لا تقُولُ كلمة. |
| - Bunu söyleme. | Open Subtitles | -لا تقُولُ ذلك . |
| - O lafı söyleme. | Open Subtitles | -لا تقُولُ ذلك . |
| Ortak yazıyor. | Open Subtitles | تقُولُ شريكاً. |