"تلاعب" - Translation from Arabic to Turkish

• oynadı
• oyunu
• kandırdı
• oynamış
• hile
• manipülasyon
• oyuna
• oynama
• oynadığı
• değiştirmiş
• oynamaktır
• manipülasyonu
• kullandı
• oynadığını
• yönlendirdi

Şansın sana kötü bir oyun oynadı Diye oturup yakınman gerekmiyor.
لا تتكدر بسبب الطريقة التى تلاعب بها الحظ معك

Underwood telefonu aldı. Rafineri öldü. Grayson bizimle oynadı.
آندروود تحصل على المكالمة، المصفاة إنتهت، و غرايسون تلاعب بنا.

Yani, bilinç öznel ve bilim nesnel olduğu için bilincin nesnel bir bilimi olamayacağına dair itiraz, bir kelime oyunu.
فالاعتراض القائل أنك أنت لا تستطيع أن يكون لديك علم موضوعي للوعي لأنه ذاتي و العلم موضوعي، هذا تلاعب لفظي

Bence... onu, lanet olasıca oğlu, bu işi yapması için kandırdı.
أعتقد أن ولدها اللعين قد تلاعب بها . و أدخلها فى الأمر

Geciktiğim için herkesten özür dilerim. Birisi arabamın freniyle oynamış.
آسف على التأخير، تلاعب أحدهم بمكابح سيارتي

Çünkü senin gibiler sisteme hile karıştırdı.
لأن النظام قد تلاعب به من قبل اشخاصاً أمثالك

Biraz. Genetik test, Vasküler manipülasyon. Ama yavaş.
فحص جينات، تلاعب بالأوعية الدموية، ولكنّه بطيء جداًّ

Yok oldu. Benimle oynadı, acemi hatası.
لقد اختفى فحسب تلاعب بي، إنه خطئي الساذج

Koleksiyoncu hepimize oyun oynadı. Ona güvendiğime inanamıyorum.
الجامع تلاعب بنا تماماً لا أصدق أنني إنخدعت

Rahatça kapıyı tekmeleyip açabilmek için ya menteşelerle oynadı ya da kilidi içeriden açabilmek için bir anahtarı vardı.
إما تلاعب بالمفاصل حتى يمكنه ركل الباب وسيُخلع من مكانه لإما كان لديه ولوج للقفل من الداخل حتى يمكنه فتحه

Bu öznellik ve nesnellik üzerine kötü bir kelime oyunu.
هذا تلاعب لفظي سيء عند الحديث عن الموضوعية و الذاتية

Her seferinde bir kelime oyunu olmak zorunda mı?
هل حقا يجب أن يكون تلاعب بالكلمات في كل مرة ؟

Pekala, etiket kelime oyunu, etiket Jimmy'nin... etiket... sıska-değil-güçIü.
حسناَ.. هاشتاغ ,تلاعب بالألفاظ ،هاشتاغ ,جيمي .. هاشتاغ ..

İkimizi de kandırdı. Hayır, bunu farketmeliydim. Tamam.
لا تلقي باللوم على نفسك لقد تلاعب بكلينا

Christine, seni hiç hak etmeyen bir adama aşıktın... seni güvendiğin her şeyden şüpheye düşüren birine... belki senin akıl sağlığınla oynamış olan birine.
كرستين , انت كنت تحبين رجلاً وهو غير جدير بيكى هو الذى جعلك تشكين فى كل شئ كنت تعتمدين عليه حتى انه ربما تلاعب بعقلك

O her zaman kanıtlarda hile yapıyor, tamam mı?
اتعلمين امرا, هو تلاعب بالادله طوال الوقت .طيب ؟

Başka manipülasyon da suratınıza tekrar tekrar vurmalarıdır.
و وسيلة تلاعب أخرى سيضربونك في وجهك بشكلل متكرر.

Eğlenceni bozmak istemem ama seni oyuna getirdi.
ممتاز ، لا أريد أن أغدق على استعراضكِ لكنه تلاعب بكِ كلياً

Ses orijinal, kasetle oynama falan da yokmuş.
الأصوات مطابقة وليس هناك أى تلاعب فى الشريط

Gelir raporlarıyla oynadığı gayet açık.
من الواضح انه تلاعب بأرباحه في التقرير

Lecter hasta kayıtlarını değiştirmiş ya da yok etmiş yani, Mofet isminde birinin kaydı yok, ama...
ليكتر قد دمر أو تلاعب ببيانات معظم مرضاة لذا لا يوجد هناك بيانات عن من تدعى موفيت ولكن

Akıllanmanın tek yolu, daha akıllı bir rakiple oynamaktır.
الطريقة الوحيدة لكى تصبح اذكى هى ان تلاعب خصم اذكى

On yıl önce, Başkan Cho'nun borsa manipülasyonu haberini hatırlıyor musun?
قبل 10 سنوات، هل تتذكر تقريرك عن تلاعب الرئيس تشو بالأسهم؟

Bu, bu genç yaramaz beni kötüye kullandı, fakat bana 5 sterlin ve bir şişe şarap verin, istiyorsanız söyleyin ve istemiyorsanız bırakın, Buna ne dersiniz?
ذاك ، الوغد الصغير تلاعب بي ولكن لو أعطيتني 5 باوندات أخرى وزجاجةنبيذ،

Orlin rahibin virüsü yaratırken kendi DNA'sı üzerinde oynadığını düşünüyor.
يعتقد (أورلين) أن الراهب تلاعب جوهرياً.. بحمضه النووي لصنع الفيروس

Uysal bir kurbanlaşmaya beni yönlendirdi. Size gençken yerel bir çeteye nasıl karıştığımı anlatmıştım.
و تلاعب بي لدخول حالة الضحية الموافقة