| Bir nöron pek çok bşaka noktalara temas edebilir çünkü bu temas noktalarında sinapslar olabilir. | TED | الخلية الواحدة من الممكن أن تتصل بعدد كبير جدا من الخلايا من خلال الإشتباكات العصبية عند كل نقطة تلامس. |
| Bu mantarla doğrudan temas edilmemesi çok önemli. | Open Subtitles | وفي غاية الأهمية أن يكون هناك أي تلامس مباشر مع الفطر. |
| Gerçek bir sarılma değil çünkü Dokunmak yasak. | Open Subtitles | .. ولكن ليس حُضن حقيقي لأنه ليس هناك تلامس في هذه المدرسة |
| Dans etmeyi öğrenmek istiyor musun? Dans ederken birine Dokunmak gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن تلامس من تراقصه |
| - ...dudakları benimkine değdiğinde, o da hissedecek. | Open Subtitles | أن يقبلني 100 مرة وعندما شفتاه تلامس شفتاي صدقوني |
| Bay Sanders rahatsız edecek bir biçimde dokundu mu size hiç? | Open Subtitles | M. ساندرز تلامس لك انه الطريقة التي يضع لك غير مريح؟ |
| Bu iki uç dokunursa patlar, Booth reçeli olursun. | Open Subtitles | أعني، لو تلامس هذان الإثنان، فسوف ينفجر |
| Birbirleriyle fiziksel temas içinde olmayı reddediyorlar. | Open Subtitles | إنهم يرفضون أى تلامس فيزيائى مع بعضهم البعض |
| Bir kız, benim bir arkadaşım ama fiziksel temas veya sağlıksız salya değişimi söz konusu değil. | Open Subtitles | انها فتاة , وهي صديقتي لكن ليس هناك تلامس أو تبادل غير صحيّ لـ اللعاب |
| Geri bas yoldaş, su altında kazara bir temas olmasın. | Open Subtitles | إبتعد يا صديقي، آخر شئ توده هو تلامس عرضي تحت الماء لذاأفسحلي مسافة.. |
| İkinci mermiyi tekrar ateşle ana bu sefer C-1 ile temas etmeden önce durdur. | Open Subtitles | أطلقي الرصاصة الثانية مجدداً، لكن أوفقيها هذه المرة قبل أن تلامس الفقرة العنقية الأولى مباشرة. |
| Yedinci bölgedeki elektrik tellerine temas edilmiştir. | Open Subtitles | حالة تلامس عند السور الكهربائي في القسم السابع |
| Dokunmak yok. Dokunmak yok. | Open Subtitles | لا تلامس, لا تلامس حسنا ؟ |
| - Kural bir... toplum içinde Dokunmak yok. | Open Subtitles | لا تلامس امام العامه ابدا |
| - Özel olarak Dokunmak, böyle bir şey yok. | Open Subtitles | تلامس بسريه ... . لاشيء مثل ذلك |
| Dokunmak yok! | Open Subtitles | لا تلامس |
| Karina'nın dudakları Jessie'ninkine değdiğinde. | Open Subtitles | فيما تلامس شفاه " كارينا " " جيسي " ؟ |
| Kar tanesi sonunda Bay White'ın koluna değdiğinde, koldan taze bir don tabakası dışarı doğru yayıldı ve kardan adamın altındaki su birikintisi buza dönüşürken çatırdadı. | Open Subtitles | عندما تلامس حبات الثلج ذراع السيد (وايت) الممدودة أخيراً، ثم تملأ كوب الماء بجوار (رجل الثلج)، فيتحول الماء إلى ثلج |
| - Benimle nasıl flört ediyor gördün, koluma dokundu ve beni içmeye davet etti. | Open Subtitles | . رأيت كيف كانت تغازلني تلامس ذراعي،تترجاني لأشرب معها. |
| Eğer Cherevin ona dokunursa, onu oldururum | Open Subtitles | إذا تلامس Cherevin لها، وسوف يقتله. |
| Hayalimde olan böylesi değildi ama önemli olan, benim senden sıcak olmam ve ten teması sana verebileceğim ufak vücut ısısını aktarmanın en hızlı yolu. | Open Subtitles | الأمر ليس كما تخيلته، لكن المغزى ، أنأ أكثر دفئاً منك، و لكن تلامس أجسادنا هو السبيل الأسرع |
| Bu tabaka aslında yutarken besine dokunan tabaka burada da sindirim oluyor, lümen içinde. | TED | وهي الطبقة التي تلامس الطعام الذي يتم بلعه ومن ثم هضمه في التجويف المعوي |
| Eğer o gece Sam'le fiziksel temasım olduysa bu yüzüğünde bulunan parmak izlerini açıklar. | Open Subtitles | إن حصل تلامس جسدي بيني وبين (سام) تلك الليلة فهذا يفسر لما بصمتي على الخاتم |
| Neden yemeğini ağzına sokmadan önce çenene değdiriyorsun? | Open Subtitles | ماهـو يا سيدي؟ لماذا تلامس طعامك ...في ذقنك قبل أن تضعه في فمك؟ |