| Beni beklediğin o odayı... çok iyi hatırlıyorum. | Open Subtitles | ..أنا أتذكر تلك الغرفة جيداً .حيث كنتِ تنتظرينني |
| Pekâlâ, tüm evlatlık çocuklarla irtibata geçip Bu oda hakkında neler bildiklerini öğrenmeliyiz. | Open Subtitles | يجب علينا التواصل مع جميع أطفال التبني لنكشف عمّا يعرفونه عن تلك الغرفة |
| - O oda da bir şeyler oluyor. ama eminim bunların mantıklı bir açıklaması vardır. | Open Subtitles | شيء ما حدث في تلك الغرفة روبرت لم لا تصدقني؟ أصدقك , و لكني متأكد أن هناك تفسير منطقي |
| bu odayı basit bir fantezi ürünü olarak oluşturdu deneyimlerine dayanarak değil. | Open Subtitles | أعتقد إنه أجمع تلك الغرفة بناءً على فكرته للنزوة أكثر من مجرد تذكر لتجربة مثالية |
| Kozmik ışınlar bu jeneratörden bu odaya yol alacak. | Open Subtitles | تذهب الأشعة الكونية من هذا المولّد إلى تلك الغرفة |
| Müze tamamen aranana kadar bu adam bu odada kalacak, tamam mı? | Open Subtitles | هذا الرجل يبقى في تلك الغرفة حتى هناك بحث كامل المتحف، موافقة؟ |
| Çatlaklar gördüm. O odanın çökmesi gerekmez miydi? | Open Subtitles | الشقوق التى رأيتها ، هل من المفترض أن تنهار تلك الغرفة فى النهاية؟ |
| Kan testi temiz çıkana kadar, bu odadan çıkmana izin veremem. | Open Subtitles | حتى يبرئك إختبار دمك, لا يمكنني السماح لك بترك تلك الغرفة |
| Kürtleri ve Boşnakları gördüğümde .hep o odayı gördüm. | Open Subtitles | عندما أرى الأكراد و البوسنيين تلك الغرفة هناك, اني اخبرك. |
| Gabriel, o odayı izlememizin... bir nedeni var. | Open Subtitles | لدينا سبب وجيه لوضع كاميرا مراقبة في تلك الغرفة |
| - Bana tek kelime etmeden önce hala o odayı dinliyorlar. | Open Subtitles | -نعم -قبل أن تقول لي كلمة, لايزالون يتنصتون على تلك الغرفة |
| Bu oda birçok anıyı canlandırıyor. Öyle değil mi? | Open Subtitles | تلك الغرفة تحضر لك الكثير من الذكريات, أليس كذلك؟ |
| Bu oda yol üzerinde mükemmel görüş sağlıyor. | Open Subtitles | تلك الغرفة توفّر مجال رؤية ممتاز عبر الطريق السريع |
| Bu oda hariç kaledeki her yere girebilirsin. | Open Subtitles | بإمكانك الذهاب إلى أيّ مكان بالحصن عدا تلك الغرفة |
| Fakat, O oda bu dünyadaki en mucizevi yerdir. | Open Subtitles | لكنّ تلك الغرفة هي أكبر غرفةٍ سحريّةٍ في العالم |
| Çünkü O oda mühürlendi ve dava edilebilirsiniz. | Open Subtitles | لأن تلك الغرفة مغلقة لأجل التحقيق و سيتم محاكمتكم لذلك |
| Olmazsa, tabii ki çocuklar, bilirsiniz, biraz değişiklik isterseniz ben ve diğer bayanlar öbür odayı alırken sizler de bu odayı alırsınız. | Open Subtitles | مالم، بالطبع كنتم ترغبون باستبدالها وبإمكان الرفاق أن يأخذوا تلك الغرفة هنا بينما أنا والسيدات نأخذ الغرفة الأخرى |
| Ben de annem ve babamın kuvvetle muhtemel bu odayı alacağını düşünüyorum yani aşağıyı isteyen kapabilir. | Open Subtitles | لذا قلت لامي وابي بشأن تلك الغرفة مما يعني انها متوفرة |
| Söyleyeceklerin var diye bu odaya öylece girebileceğini mi sandın? | Open Subtitles | هل تظنين أنه بمقدوركِ القدوم الى تلك الغرفة عندما يكن لديك شيء تقوليه له ؟ |
| Ama sana bu odada değil, dışarıda, dünyada ihtiyacım var. | Open Subtitles | لاشيء لكني لا أحتاجك في تلك الغرفة أحتاجك بالعالم الخارجي |
| - Buldun mu? - Barajın enerjisinin büyük bölümü şu odaya çevrildi. | Open Subtitles | هناك كمية كبيرة من الطاقة محولة الي تلك الغرفة |
| bu odanın altındaki destekler eğilmiş olmalı. | Open Subtitles | الاساسات اسفل تلك الغرفة يبدو انها تنثني. |
| Sonradan anlaşıldı ki Odadaki ışık normalde olduğundan biraz farklıymış. | TED | لقد تبين أن الضوء في تلك الغرفة كان مختلف قليلاً. |
| - Hayır. Karını o odaya koyacağız. Sen ise izleyeceksin. | Open Subtitles | سنضع زوجتك فى تلك الغرفة وسنجعلك تراقب ذلك من بعيد |
| Sonra o oteli satın almış. Hep o odada kalmış. | Open Subtitles | بعد ذلك، إشترى الفندق وأقام في تلك الغرفة إلى الأبد |
| Bu yüzden başımıza iş çıkarır diye sana o odadan kurtul demiştim. | Open Subtitles | لقد قلت لك بأنه يجب تبنظيف وتفريغ تلك الغرفة منذ مدة طويلة |