| Galileo gibi bir matematikçinin ellerini böyle kirletmek istemesi şaşırtıcı olabilir. | Open Subtitles | قد يبدوا من الغريب أن عالم رياضيات مثل جاليليو يرغب في تلويث يديه بهذا الشكل |
| Dünyayı şekillendiren süreçleri anlayabilmek için ücra yerlere gidip elleri kirletmek yeni bir yöntemdi. | Open Subtitles | الذهاب إلي أماكن متطرفة و تلويث اليدين كانت طريقة جديدة لمحاولة فهم العمليات التي شكلت الأرض |
| Fosil yakıt kullanarak çevreyi kirletmeye devam edersek kutup buzulları yok olur. | Open Subtitles | بالمعدل الحالى لحرقنا البترول و تلويث المناخ الجوى فسوف يختفى الثلج بسرعة من القطب |
| Radyo dalgalarını kafa karıştırıcı aptal eğlencelerle kirletmekten sorumluyum. | Open Subtitles | ... أنا المسؤل عن تلويث موجات الهواء . بالأفكار التافهة , للترفيه |
| Ben de cinayeti araştırmakla görevliyim, bu adamların yaptığı her şey, benim suç mahallimdeki kanıtları zedeliyor. | Open Subtitles | كذلك , حصلت على واجب للتحقيق في جريمة قتل , وأيا كان هؤلاء الرجال يقومون , انهم تلويث مسرح الجريمة بلدي. |
| Hatırasını lekelemek onu geri getirmeyecek. | Open Subtitles | تلويث سمعتها لن يجلبها مرة أخرى |
| Gökyüzünü aksak ritmli, kıyılmış kelimelerle, ...kirletmeyi bitirdiniz mi? | Open Subtitles | هل أنهيتي تلويث الأماكن المقدسة بكلماتك المختصرة المشوّهة؟ |
| Suyu kirletmenin bedeli, emeğin bedeli, pencerelerdeki demir kafeslerin bedeli, fabrikada yangın çıktığında insanların ölmesine neden olan sağlık ve eğitim hizmetlerine erişimi olmayan çiftçilerin bedeli. | Open Subtitles | سعر تلويث المياه، سعر اليد العاملة، قضبان على النافذة، |
| Bu evin onuruna leke getirdiğini! | Open Subtitles | تلويث شرف هذا المنزل |
| Ve kendini kirletme günahını işledin. | Open Subtitles | و وقُمت بجريمة تلويث النفس |
| Ellerinizi kirletmek istediğinizi söylemiştiniz ya buyurun... | Open Subtitles | حسنا, أنت قلت أنك تريد تلويث يديك, لذا.. |
| Sadece kilise cemiyetindekilerin ruhlarını kirletmek istemedim. | Open Subtitles | انا ببساطة لا اريد تلويث الارواح .من زملائي الأبرشيون |
| Ellerini kirletmek istemiyorsan öyle olsun. | Open Subtitles | لا تريدين تلويث يديك بهذا حسناً |
| Muhteşem Amerikan western tarzını kirletmeye cesaret mi ediyorsun? | Open Subtitles | كنت تجرؤ على تلويث المجيدة من النوع الغربي الأمريكي؟ |
| Ellerini kirletmeye katlanamıyorsun. | Open Subtitles | لا يُمكنك الصمود أمام عدم تلويث يديك بالقذارة |
| Radyo dalgalarını kafa karıştırıcı aptal eğlencelerle kirletmekten sorumluyum. | Open Subtitles | ... أنا المسؤل عن تلويث موجات الهواء . بالأفكار التافهة , للترفيه |
| - Ben ellerimi kirletmekten korkmam. | Open Subtitles | -أنا لا أخشى من تلويث يديّ . -لقد أخبرتك . |
| Bu gerçekten Kira'nın imajını zedeliyor. | Open Subtitles | تلك قضية أكبر من أن تكون ببساطة تلويث لاسم كيرا |
| Yani, imajı lekelemek ve tüm bunlar. | Open Subtitles | اعنى, تلويث الصورة وكل هذا ؟ |
| Ellerimi kirletmeyi sevmem. | Open Subtitles | لا أحب تلويث يدي |
| Ellerini kirletmenin vakti geldi de geçiyor. | Open Subtitles | لذا فحان وقت تلويث يديكَ مُجدّدًا. |
| Bu evin onuruna leke getirdiğini! | Open Subtitles | تلويث شرف هذا المنزل |
| Ve kendini kirletme günahını işledim. | Open Subtitles | وقمت بجريمة تلويث النفس |
| Geri kalanı ile karımı kirletiyorsunuz ve hakkınızda hakaret davası açılmasına çok yaklaşıyorsunuz. | Open Subtitles | الباقي هو تشويه لزوجتي وقد أقتربت كثيراً من تسميتك في قضية تلويث سمعة |