| Menejerimle benim için uygun olabilecek yeni fikirler üzerinde çalışıyorduk. | Open Subtitles | لقد كنت أناقش كل أنواع الأدوار الجديدة التى تليق بى مع وكيلى |
| Evet, bana göre bu görev düşük basamaklı ekipler için daha uygun. | Open Subtitles | هذه مهمّة تليق بأحد الفرق ذات الرتب الأدنى |
| Bizi kandırmaya yönelik çılgın teşebbüsünüz bir temsilciye hiç yakışmıyor. | Open Subtitles | محاولتك المنفعلة لتضللنا الآن لا تليق بممثل |
| Sence bugün National Enquirer'e layık bir gösteri yaptık mı? | Open Subtitles | هل تظن أن تمثلينا اليوم تليق بمجلة ناشيونال إنكوايرر ؟ |
| Barbie, eğer seni rahatlatacaksa, sana biraz daha fazla yakışmış. | Open Subtitles | باربي, كمواساة لك هذه الملابس تليق بك أكثر منه بشيء بسيط |
| Sıkıcı işaretlerin yanı sıra en iyi yönü, bu derece, yüzüne çok yakışıyor. | Open Subtitles | بعلامات النجاح وحدها وأفضل شيء هو أن تلك الشهادة تليق بشكله |
| Yetişkinlere göre bir iş değil Michael. | Open Subtitles | لأنها لا تليق بشخص ناضج, يا مايكل |
| Diğer davranış türleri papazlarından birine yakışmaz. | Open Subtitles | وانماط تصرفات اخرى لا تليق بأحد الرهبان لديه |
| Böyle bir kılıç hüneriyle Ak Ejder Şövalyeleri'ne uygun olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن انك تليق بفرسان التنين الابيض بهذه المهارة السيئة؟ |
| Dişlerim 16. yüzyıl standartlarına gayet uygun. Teşekkür ederim! | Open Subtitles | النظافة لا تليق بمعايير القرن السادس عشر ، ولكن شكرا لكِ على أي حال |
| Hayır, senin sürmeni istiyorum. Ama yakın zamanda cinayet işlemeye kalkmış iki kişiye daha uygun bir hızla gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | كلّا، أريدك أن تقود بسرعة تليق أكثر باثنين حاولا ارتكاب جريمة قتل للتوّ. |
| Kim ki uygun olmayan biçimde ekmeği yer ya da uygun olmayan biçimde Rabbin kâsesinden içerse Rabbin bedenine ve kanına karşı suç işlemiş olur. | Open Subtitles | من يأكل من الخبز وشراب كاس بطريقة لا تليق |
| Ben de üzgünüm ancak bu kederli haller sana yakışmıyor ayrıca içimi sıkıyorsun. | Open Subtitles | آسف، لكنّ هذه الهيئة الحزينة لا تليق بك، وإنّها مملّة إليّ. |
| Bu kötümser tavır sana hiç yakışmıyor. | Open Subtitles | تعلم حركات التشاؤم هذه لا تليق بك |
| Gerçekten de beyaz bir adama yakışmıyor! | Open Subtitles | بل هي بالواقع لا تليق برجل أبيض |
| Oysa Jüpiter'e layık bir kadın o. | Open Subtitles | لم يقضي ليلة كاملة معها وهى قطعة تليق بالمشتري |
| Şimdi de, en nihayet bizim ona bir hediyemiz var krallara layık bir hediye. | Open Subtitles | .. والآن، أخيراً لدينا هديّة له هديّة تليق بملك |
| Ama bu takım elbise-kravat olayları yakışmış aslında sana. | Open Subtitles | لكن البدلة وربطة العنق تليق بك كثيراً كما اظن |
| Ama bu takım elbise-kravat olayları yakışmış aslında sana. | Open Subtitles | لكن البدلة وربطة العنق تليق بك كثيراً كما اظن |
| Sözlerin de, yaraların gibi sana yakışıyor. | Open Subtitles | كلماتك تليق بك. فى كليهما أثر الشرف |
| İtiraf etmeliyim ki, şu alfa zamazingosu sana yakışıyor. | Open Subtitles | ..أنا يجب أن أعترف .. ألفا تليق عليك |
| Tam siz maceraperestlere göre bir ada! | Open Subtitles | جزيرة تليق بمحبي المغامرة مثلكم يا رفاق |
| Bir rahibe böyle sözler yakışmaz. | Open Subtitles | هذه ليست طريقة كلام تليق برجل دين. |
| Miami sana yaramış. Art Deco binalarını çok sevmişsindir. | Open Subtitles | (ميامي) تليق بكِ، لا بدّ أنّكِ معجبة بطراز هذه الأبنية التقليديّ |