| Bekle. New York metrosundaki son beş dakikan değil. | Open Subtitles | تماسك.انت لن تصمد خمس دقائق فى مترو الانفاق فى نيويورك |
| Sence "Bekle, bebeğim" halter bluzuyla durumu kurtarabilir miyim? | Open Subtitles | هل تظنين انني استطيع ان ابدو جيده بـ قميص مكتوب عليه تماسك يا عزيزي؟ |
| Keçi kırmızısı, tahtada, sıkı tutun. | Open Subtitles | تتغذى عين الشيطان على الدماء تماسك حتى يمر الموت سريعا |
| - Biliyorum onu taşımam gerekiyor. - Sonra konuşacağız. Sıkı tutun! | Open Subtitles | ـ أعلم، ليس من المفترض أن أحمل هذا ـ سنتكلم بشأن هذا لاحقاً، تماسك |
| Şeytanın kana doymaz iştahı beslendi. Sıkı Dur ölüm gelene dek. | Open Subtitles | تتغذى عين الشيطان على الدماء تماسك حتى يمر الموت سريعاً |
| Sık dişini, şerif! Şerif'e yardım etmeliyiz! | Open Subtitles | تماسك مارشال يجب ان اساعد المارشال |
| Bence kimse "Bekle bebeğim" halter bluzuyla durumu kurtaramaz. | Open Subtitles | لا احد يبدو جيداً بـ قميص مكتوب عليه تماسك يا عزيزي |
| - Bekle Jake, bunun arkasında onun olduğundan emin olamazsın. | Open Subtitles | حسنا,تماسك,جاك,انت لست متاكد اذا كان هو الذي خلفنا لقد كان هو |
| - Yani başladığımız yere döndük. - Hayır hayır hayır, Bekle. | Open Subtitles | وهو ما يعني أننا عدنا إلى نقطة الصفر لا، لا، لا، تماسك |
| Bekle, birazdan oradayım, tamam mı? | Open Subtitles | حسنا , تماسك , سوف آتي على الفور , اتفقنا ؟ |
| Sıkı tutun. Bu biraz zorlu olacak. | Open Subtitles | حسناً,تماسك,هذا سيصبح قاسي إلى حد ما |
| Sıkı tutun adamım. Bangkok'daki en hızlı arabadasın şu an. | Open Subtitles | تماسك يا رجل سوف نذهب بأقصي سرعة |
| 100 psi saf NOS hissetmek üzeresin. tutun. | Open Subtitles | أنت الآن ستجرب مائة "ب.س.ى." من ال"ن.و.س" النقى, تماسك |
| Yani elmasın peşine düşersem, kötü adamlar da benim peşime düşer. Bir saniye Dur. | Open Subtitles | إذا حصلت على الماس الرجال السيئين سيطاردوني تماسك |
| Orada sıkı Dur ve dikkat et ve daima silahını yanından ayırma ki görevdeyken başına birşey gelmesin. | Open Subtitles | تماسك وركزّ، وتمسك بفرقتك لكي لا يصيبك أيّ مكروه بالجانب المظلم، وتطلّع للجانب المشرق دائماً |
| - Tamam, Dur. - Dördüncü ve gol millet. | Open Subtitles | ـ حسناً، تماسك ـ أقل من 10 ياردة، يا رفاق |
| - Terapi zamanı. - Sık dişini biraz daha. | Open Subtitles | حان وقت العلاج - تماسك وثابر - |
| - Ölmeyeceksin, ölmene izin vermeyeceğim benimle kal, benimle kal adamım... kahretsin, birşeyler yap allahın cezası... | Open Subtitles | انظر إليّ يا رجل، لن تموت تماسك قليلاً أفعل شيئاً، اللعنة عليك، ما الذي تقوم به ؟ |
| - Daha iyi hissediyorsun. Değil mi? - Dayan biraz! | Open Subtitles | ـ تماسك ـ أنا متماسك , و لكنه يحرق |
| Tutarlı ol ve bakışlarını çevirme, gözlerine bak. | Open Subtitles | تماسك ولا تُشح بنظرك بعيدًا، بل قابل نظراتهم |
| Hey sadece birşeyleri tut.. Dişlerini sık ve onu cehenneme gönder. | Open Subtitles | تماسك قليلاُ ثم عض على شفتيك ثم اطلقها بقوة |
| Kıpırdama, sikik herif. | Open Subtitles | تماسك عليك اللعنة |
| Kendine gel Tyrone. Bir anlaşma yaptık. | Open Subtitles | تماسك يا تيرون ، نحن لدينا اتفاق |
| Dayanın sayın başkan ! | Open Subtitles | تماسك يا سيدى الرئيس |
| Kuantum koheransı, kuantum oluşumlarının aynı anda birden çok işi yapması fikridir. | TED | تماسك الكم هو عبارة عن تعدد مهام كيانات الكم. |
| Toplumları bir arada tutan öykülerin gücünü anlamışlardı ve buna karşılık hikayeleri yok ederek bir insanı yok etmeyi umdular. | TED | وقد فهموا قوة القصص في تماسك المجتمعات، وفهموا أنه بالتخلص من القصص يأملون بالقضاء على الناس. |