| Bence, düşünce, matematiksel düşünce, kelimelerden olmadan da tamamen varolabilir | Open Subtitles | بعتقادي ,فكرة الرياضيات ,قد تكون موجودة تماماً من دون كلمات |
| Yapılan son tahminler önümüzdeki 20 ila 40 yılda yazın Kuzey Kutbu'nun buzdan tamamen yoksun kalabileceğini ortaya koyuyor. | Open Subtitles | تقول آخر التنبّؤات أن القطب الشمالي قد يكون خالياً تماماً من الثلج في الصيف خلال 20 إلى 40 عاماً |
| Bir teknisyen olarak baktığımda benim yüzümden utanmış gibi yapma beceriksizliğiniz tamamen anlaşılıyordu. | Open Subtitles | واضح تماماً من منظور شخص تقنيّ. وغير بارع للحد الذي يجعلني منحرج منكِ. |
| Onun yapabileceklerini çok iyi bildiğine eminim. | Open Subtitles | انا متأكدة تماماً من انكَ تعلم مايمكنهُ فعله |
| Boşver yukarıyı, bunu kimin yaptığını çok iyi biliyorum büyük aptal, küçük aptal ve bir fahişe. | Open Subtitles | تباً للمركز, أعلم تماماً من الذي سبب هذا؟ أنه غبي كبير وغبي صغير وعاهرة |
| Bu sabah tam olarak kim olduğumu biliyor gibiydim. Bunun için tam 32 yılımı harcadım. | Open Subtitles | هذا الصباح كنت اعلم تماماً من كنت امضيت 32 عاماً لأكتشف ذاتي |
| Hem böyle bir şey olsa, aza sahip çoğunluk beraberinde yaşamak istedikleri yerle alakalı tamamen farklı değerleri de getirecektir. | TED | وعندما يفعلون، فأنهم يجلبون معهم مجموعة مختلفة تماماً من القيم حول المكان الذي يريدون العيش فيه. |
| Yani fosil kayıtlarındaki çoğu fosil, tüm organik kalıntılardan tamamen mahrumlar. | TED | لذا، معظم الأحافير الموجودة في السجل الأحفوري في الحقيقة خالية تماماً من جميع الدلائل العضوية. |
| Duvarlar tamamen Gando'dan gelen sıkılaştırılmış kil bloklardan yapıldı. | TED | الجدران صنعت تماماً من طوب الطين المضغوط من غاندو |
| Bu firmanın bakış açısından tamamen anlaşılabilir bir anlaşmaydı. | TED | كان هذا اتفاقاً والذي كان مفهوماً تماماً من وجهة نظر الشركة. |
| Gerçekten doğadan öğrendiğimiz bu kuralları alabiliriz ve bunları birleştiririz ve tamamen kendimize ait yeni kolektif davranışlar yaratabiliriz. | TED | يمكننا أن نأخذ تلك القوانين؛ التي تعلمناها من الطبيعة ونمزجهم لابتكار سلوكيات مجمعة جديدة تماماً من صنعنا نحن |
| Bu nedenle tamamen son kullanıcının bakış açısıyla bakmamız gerekti. | TED | لذلك كان لا بد من النظر فيها تماماً من وجهة نظر المستخدم. |
| boynumdan aşağıya tamamen felç inmesinden iki gün önce çekilmiş olması. Çoğu 19 yaş erkeğinin kendini ölümsüz sanarken yaptığı | TED | حول هذه الصورة التي تم التقاطها قبل يومين كنت مشلولاً تماماً من أسفل الرقبة. قمت بعمل غبي وخاطىء |
| Ve mutluluk denklemin tamamen farklı bir ucu. | TED | والسعادة هي طرف أخر مختلف تماماً من المعادلة. |
| Normalde sana katılırdım, ama bu tamamen farklı bir anlaşma. | Open Subtitles | دائماً ما أتفق معك، لكن هذا نوع آخر تماماً من الصفقات |
| Bu kadar günü onu görmeden geçirebilirsem onu tamamen silmiş olacağım. | Open Subtitles | انتهيت ، إن تمكنت من خوض هذه الأيام دون رؤيتها فستكون قد خرجت تماماً من حياتي |
| Kendi kendime sordum, o tamamen onun aklından çıktımı diye onun çevik ve aceleci bedeninin topraklarımızdan gittiği gibi? | Open Subtitles | سألت نفسي،هل ذهبت صورته تماماً من ذاكرتها؟ كما ذهبت خطواته الرشيقة من حقولنا؟ |
| Senin kim olduğunu çok iyi biliyoruz, Jack Shephard. | Open Subtitles | ونحن نعرف تماماً من تكون يا جاك شيبرد |
| Bu işlerin ardında kimin olduğunu, çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | أعرف تماماً من وراء كل ذلك |
| Kim olduğunu çok iyi biliyorum. | Open Subtitles | أعرف تماماً من يكون |
| Tam olarak kim olduğunu ve nesi olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أنا أعرف الآن تماماً من هو وماذا لديه |
| Tam olarak kim olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | أنت تعلم تماماً من أنت. |